(İSTANBUL) - Toplum Çalışmaları Enstitüsü tarafından yayınlanan “Toplum 5.0: Büyük Dönüşüm” raporunda Toplum 5.0 kavramı masaya yatırılarak, Türkiye başta olmak üzere ülkelerin 'süper akıllı toplum'a geçiş stratejileri değerlendirildi, çözüm önerileri sıralandı.

Bağımsız düşünce kuruluşu Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nin yeni raporu yayınlandı. “Toplum 5.0: Büyük Dönüşüm” isimli raporda, Türkiye'nin yeni toplumsal aşamaya uyum sağlama potansiyeli incelenirken, atması gereken adımlar da tek tek sıralandı.

Raporda Türkiye'nin Ar-Ge harcamalarının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içindeki payının son yirmi yılda önemli bir artış gösterdiği belirtilirken, girişimcilik ekosisteminin ise gelişmekte olduğu, yatırımcı ilgisinin arttığı ve yenilikçi iş fikirlerine yönelik desteğin genişlediği ifade edildi. Türkiye’de 2010–2024 yılları arasında start-up’lara yapılan yatırım sayıları ve yatırım miktarları da yıllar bazında karşılaştırmalı olarak ele alındı.

Verilere göre, 2010’lu yıllarda görece sınırlı düzeyde kalan yatırım hacmi 2020 yılı itibarıyla belirgin bir artış gösterdi, 2021 yılında gerçekleşen 1 milyar 900 milyon dolarlık bütçe ile rekor düzeye taşındı. Söz konusu eğilimin yorumlandığı raporda, “Veriler Türkiye’de girişimcilik ekosisteminin gelişmekte olduğunu, yatırımcı ilgisinin arttığını ve yenilikçi iş fikirlerine yönelik desteğin genişlediğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, bu gelişimin daha sağlam temellere oturtulabilmesi için politika yapıcılar, özel sektör ve akademi arasında daha güçlü bir iş birliği ve yönetişim mekanizması geliştirilmesi gerekmektedir” ifadeleri kullanıldı.

İnovasyon ve akademi ayrışıyor

Toplum 5.0: Büyük Dönüşüm raporuna göre, Türkiye bilimsel yayınların kalitesi açısından küresel ortalamanın altında yer almasına karşın, patent başvurusu yapan firmaların toplam firma sayısına oranı açısından ise ortalamanın belirgin şekilde üzerinde konumlanıyor. Raporda dikkati çeken bir diğer nokta ise Türkiye’nin Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sonuçları ile patent başvuru oranı arasındaki ilişki oldu. Buna göre Türkiye, düşük PISA başarı oranına rağmen yüksek patent başvuru oranına sahip ülkeler arasında yer alıyor. Akademik eğitimin kalitesinden bağımsız olarak Türkiye’de firmaların inovasyona yönelme eğiliminde olduğunu gösteren veriler için raporda “Ancak bu eğilim, uzun vadede sürdürülebilir bir inovasyon ekosistemi için yeterli olmayıp, nitelikli insan kaynağına dayalı bir yapı ile desteklenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır” değerlendirmesi yapıldı.

Türkiye, kamu hizmetlerinde dijitalleşmede AB ülkelerini solladı

Dijitalleşmenin en temel göstergelerinden internet kullanım oranı da rapora konu olan bir diğer başlık oldu. Rapora göre Türkiye internet kullanım oranı bakımından yıllar içinde istikrarlı bir artış sergileyerek dijitalleşme sürecinde önemli mesafe kaydetti. Türkiye ayrıca, kamu hizmetlerinin dijitalleşmesi bakımından da önemli başarı gösterdi. Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan eGovernment Benchmark 2024 raporuna atıfta bulunularak, “En yüksek dijitalleşme puanlarına sahip ülkeler arasında Malta (97 puan), Estonya (92 puan) ve Lüksemburg (90 puan) ilk üç sırayı paylaşmaktadır. Türkiye, toplam 37 ülkenin değerlendirildiği sıralamada 13. sırada yer almakta olup bu konumuyla birçok AB üyesi ülkenin önünde bulunmaktadır” denildi.

Dönüşüm için izlenmesi gereken altı kritik adım

Raporun sonuç bölümünde, Türkiye'nin Toplum 5.0 hedeflerine ulaşması ve küresel rekabet gücünü artırması için bir dizi politika önerisi sunuldu. Bu öneriler arasında STEM ve STEAM eğitiminin yaygınlaştırılması, Ar-Ge ve inovasyon ekosisteminin güçlendirilmesi, girişimciliğin desteklenmesi, verimlilik odaklı stratejilerin geliştirilmesi ve uluslararası iş birliklerinin artırılması yer alıyor. Türkiye'nin bu dönüşümü başarıyla gerçekleştirmesi halinde ekonomik kalkınma, sosyal refah ve çevresel sürdürülebilirlik alanlarında önemli ilerleme kaydedebileceği ifade edilirken izlenmesi gereken adımlar ise altı maddede şu şekilde açıklandı:

“Bakanlık kurulmalı”

Mevcut kamu kurumlarının çeşitli ve dağınık öncelikleri, girişimcilik ve inovasyona yönelik bütüncül bir politika üretimini sınırlamakta, koordinasyon eksikliğine yol açmaktadır. Bu nedenle, girişimcilik ve inovasyona özel bir yapılanmaya duyulan ihtiyaç giderek artmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde Girişimcilik ve İnovasyon Bakanlığı gibi bir kurumun oluşturulması; girişimcilik finansmanı, teknopark ve hızlandırıcı destekleri, teknoloji transfer mekanizmaları ve düzenleyici altyapının güçlendirilmesi gibi alanlarda koordineli ve stratejik bir yaklaşımın geliştirilmesini mümkün kılabilir.

“Girişimcilik Bankası şart"

Türkiye’de, girişimciliği doğrudan destekleyen, risk sermayesi mantığıyla çalışan bir “Girişimcilik Bankası”nın kurulması gereklidir. Bu banka, startup’lara yönelik özelleşmiş kredi ve yatırım mekanizmaları geliştirebilir, kamu kaynaklarını daha etkin kullanarak nitelikli girişimciliği teşvik edebilir. Finansman kararlarının, nitelikli yatırımcı kurulları aracılığıyla verilmesi, şeffaflık ve güveni artıracaktır.

Girişimcilik, belirli sorumluluklar, riskler ve yenilikçi değer üretme çabaları gerektiren, toplumsal ve ekonomik gelişime katkı sağlayan özel bir faaliyettir. Bu nedenle, girişimcilik kavramı herkesin kendine kolayca atfettiği bir unvan olmaktan çıkarılmalı; sistematik kriterlere dayalı, performans ve etki odaklı bir statüye dönüştürülmelidir. Girişimciliğin profesyonelleşmesi ve ciddiyet kazanması, girişimcilik ekosisteminin daha nitelikli aktörlerle gelişmesini sağlayacaktır.

“Girişimcilik Kanunu çıkarılmalı”

Bir “Girişimcilik Kanunu” çıkarılmalı; bu kanun, girişim şirketlerinin daha kolay kurulmasını, daha esnek düzenlemelerle faaliyet göstermesini ve paya dönüştürülebilir tahviller (PDT) gibi araçlarla daha esnek finansman modellerine ulaşmasını sağlamalıdır.

Oluşturulacak bir Türk Diaspora Envanteri, kimlerin nerede, hangi sektörde, hangi yetkinliklerle çalıştığını belirlemeyi mümkün kılacak; beyin göçünün tersine çevrilmesi, stratejik iş birliklerinin kurulması ve Türkiye’nin girişimcilik ekosistemine yüksek katma değerli katkıların sağlanması açısından kritik bir işlev üstlenecektir.

Türkiye’de “Anadolu Teknoloji Kümeleri” oluşturularak, belirli bölgelerde biyoteknoloji, savunma sanayii, yapay zeka, tarım ve enerji teknolojilerine odaklanan araştırma merkezleri kurulabilir. Bu merkezler, bölgesel yetkinliklere göre özelleştirilmiş altyapılarla donatılmalı ve sadece fiziksel değil, aynı zamanda yetkin insan kaynağı ve özel sektör iş birlikleri ile desteklenmelidir.

Kaynak: ANKA