(ANKARA)- Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, "Toplumda en sahipsiz iki kesim var: Biri yoksul cumhuriyetçi kesim, ki bunu 19 Mart'tan bu yana gördük, diğeriyse yoksul Kürtler olacak. TKP açığa çıkacak yeni duruma ilkeli ve tutarlı bir tavır sergiliyor. Cumhuriyetçi birikime bir müdahale niyetimiz var ve bunu gizlemiyoruz. Bütün düzen partileri ev sahibi ancak biz bu ülkede misafir değiliz. Sonradan cumhuriyetçiler de değiliz" dedi.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, soL TV’de yayınlanan, Komünist Bakış'ta Mert Doğan'ın sorularını yanıtladı. Cumhuriyetçi birikimin sanıldığının aksine erimediğini söyleyen Okuyan, bu birikimde temsil edilen toplumsal kesimlerin ağır bir yoksulluk içerisinde olduğunu belirtti.
AKP'nin Cumhuriyet karşıtlığının çok açık olduğunu belirten Okuyan, "Türkiye’deki yüz yıl önceki dönüşümü beğenmeyip, bugünkü Türkiye’de sermaye sınıfından demokrasi ve özgürlük bekleyeceksiniz. Burada bir tutarsızlık var" diye konuştu.Okuyan, şunları söyledi:
"Cumhuriyetçi birikimin tamamı önemli bizim için. Bunu yaymamız ama bu birikimin daha temelli, bugüne uygun bir siyasi programa sahip olmasını sağlamamız gerekiyor. TKP'nin görüşü bu ve bu tartışmayı sürdüreceğiz. TKP ne zaman sermayeden söz etse her kesimden eleştiri alıyoruz. Liberallerden de bazı ulusalcılardan da... Demek ki sermayenin bir dokunulmazlığı var ve bunu kırmak zorundayız. TKP cumhuriyet tartışmalarını sınıfsal bir eksene taşımaya çalışıyor. Kongre sonrası tabii güncellemeler yapacağız. Filistin meselesi 2024'teki noktada değil, yeni gelişmeler yaşandı. Türkiye’de de çok önemli gelişmeler oldu. Tutarlılık önemli. Bir parti almış olduğu kongre konferans belgeleri kararları ile sonraki adımları arasında bir süreklilik sağlamak zorunda. Biz bunu sağladığımızı düşünüyoruz. Ama tabi güncel değerlendirmelerimizi yenilememiz gerekli."
"Bunların hamlelerine yanıtlar üretmek zorundayız"
AKP'nin yıktığı Cumhuriyet'in yerine yenisini kuramadığına vurgulayan Kemal Okuyan, yeni çözüm sürecinin bu çabanın bir parçası olduğuna işaret etti. Sürece çok fazla aktör dahil olduğunu belirten Okuyan, "Bir strateji ile hareket ediyorlar. Bizimki bunun karşısında ne yapacağımızdır. Bizim stratejimiz tabii ki eninde sonunda bu düzenin yıkılması üzerine kurulu ancak öte yandan karşımızda bir sermaye egemenliği ve onun çeşitli aktörleri var, bunların hamlelerine yanıtlar üretmek zorundayız" ifadelerini kullandı.
Bir kesimin aynı ezberden hareket ettiğini, bir kesimin yaşananların farkında olmasına rağmen eksen oluşturamadığını dile getirdi. Okuyan şöyle devam etti:
"Bu tartışmaya müdahale edilmeli. Bunun da tek yolu sermaye egemenliğini merkeze koymaktır. Bugünkü realitede dengeyi bozabilecek tek şey sınıf eksenli bir direnç oluşturabilmek. Eksiklik burada. Emek-sermaye çelişkisi üzerinden strateji kurulmalı. Toplumda en sahipsiz iki kesim var: Biri yoksul cumhuriyetçi kesim, ki bunu 19 Mart'tan bu yana gördük, diğeriyse yoksul Kürtler olacak. TKP açığa çıkacak yeni duruma ilkeli ve tutarlı bir tavır sergiliyor. Cumhuriyetçi birikime bir müdahale niyetimiz var ve bunu gizlemiyoruz. 'Cumhuriyet nasıl bu hale geldi' sorusu ortada. 'Her şeyin sorumlu sadece AKP'dir' mi diyeceğiz, Özal döneminde her şey yolunda mıydı? Geldiğimiz noktada deniz tamamen bitti. Bütün düzen partileri ev sahibi ancak biz bu ülkede misafir değiliz. Sonradan cumhuriyetçiler de değiliz."
"1 Mayıs’ta işçi sınıfının siyaset sahnesinde etkisi artmalı"
Kemal Okuyan, Mert Doğan'ın "TKP’nin 1 Mayıs tavrı belli oldu mu?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Politik içeriği zayıf tutulan ve yalnızca mekan tartışması yapılan bir 1 Mayıs tartışması anlamsız. Türkiye işçi sınıfı benzersiz bir sınıfsal saldırıyla karşı karşıya. Çok ağır koşullar var. İşçi sınıfının siyaset sahnesinde yeterince ağırlığı yok. 1 Mayıs ise işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Demek ki, işçi sınıfının siyaset sahnesinde etkisinin artması gerekiyor. Bunu bilen sermaye iktidarları neredeyse her 1 Mayıs’ı yasakçı tutumlarıyla kullanıyor. Dolayısıyla bir yasakçılığa karşı mücadele de var. Bu iki mücadele birleşmeli, birleştirirken de yapılan işin enerjiyi çoğalması gerekir. Bu yıl içerik hiç tartışılmıyor. İşçi sınıfının mücadelesi sermayeye karşıdır. Sermaye ile işçi sınıfının uzlaştığı dönem tarihte kaldı. 1 Mayıs’ın sınıfsal içeriğinin ortadan kaldırılmasına izin vermeyiz. Geçen yıl Saraçhane'de yaşananlardan sonra aynı tablonun parçası olmayacağız dedik. Bizim aylar önce başvuru yaptığımız yere Türk-İş çökmeye kalktı. Görüşmeye çalıştık ancak oralı bile olmadılar."
DİSK, KESK ve diğer ortaklaşa eylem kararı alan kurumlara TKP'nin sorular yönelttiğini, arkasından görüşmeler yapıldığını aktaran Okuyan, "Aldığımız yanıtlar tatmin edici oldu" dedi.
TKP’nin 1 Mayıs’ta nerede olacağını henüz açıklamadığını hatırlatan Okuyan, çeşitli parametreleri değerlendirdiklerini belirtti. Daha önce 1 Mayısların İstanbul’da tek bir merkezde kutlandığını da hatırlatan Kemal Okuyan, "Evet işçi sınıfı örgütsüz, mali güçlükler var ancak tek bir 1 Mayıs düşüncesinden vazgeçildi" diye konuştu.
TKP neden Sırrı Süreyya Önder için açıklama yapmadı?
TKP’nin Sırrı Süreyya Önder'in sağlık durumuna ilişkin açıklama yapmaması eleştirilerine ilişkin de Okuyan açıklama yaptı. Okuyan, Önder'e geçmiş olsun dileklerini iletti, "Umarım bu süreci atlatır" dedi. Önder'le aralarında geçmişe dayanan bir dostluk olduğunu hatırlatan Okuyan, son süreçte ortaya çıkan tablonun bir tür yarışa döndüğünü belirterek "Bunun bir parçası olmak istemedik" şeklinde konuştu.