Ülkenin toparlanması için en az 400 milyar dolar bütçe ve 10 yıllık bir süreç gerektiği belirtiliyor. Savaşın etkisiyle altyapı, tarım, sanayi ve hizmet sektörleri büyük zarar görürken, yeniden yapılanmanın uzun bir zaman alacağı öngörülüyor.
Suriye, yalnızca altyapısını yeniden kurmak ve yerinden edilen vatandaşlarını geri getirmekle kalmayacak, aynı zamanda Esad rejiminin bıraktığı devasa borç yüküyle de yüzleşmek zorunda. İran ve Rusya gibi büyük alacaklıların bu borçları, geçiş hükümeti üzerinde baskı aracı olarak kullanabileceği ifade ediliyor. Esad yönetimi, iç savaş süresince bu ülkelerden hem maddi hem de askeri destek almıştı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan milletlerarası hukuk uzmanı Prof. Dr. Nuray Ekşi, Esad rejiminin BM nezdinde meşru hükümet olarak kabul edildiğini hatırlatarak, “Rejim değişikliği, borçların ödenmeyeceği anlamına gelmez. Yeni yönetim, Esad rejiminin yaptığı tüm işlemlerden sorumlu olacak” dedi.
"UYGULANAN YAPTIRIMLAR TİCARETİN ÖNÜNDE ENGEL"
Ekşi, 2011’den bu yana ABD, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerin Suriye’ye uyguladığı yaptırımların, geçici hükümetin uluslararası ticaret yapmasını engellediğini belirtti. “ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımlar, diğer ülkeleri de etkiliyor. Örneğin Türk şirketleri SWIFT sistemi nedeniyle Suriye ile ticaret yapamıyor ve yaptırımlara maruz kalıyor. Suriye’deki petrolün de terör örgütlerinin elinden alınıp devlet kurumlarına bağlanması gerekiyor” diye konuştu.
"ESAD'IN MAL VARLIKLARI DEĞERLENDİRİLMELİ"
Ekşi, Suriye halkının güvenliğinin sağlanması ve yeni göç dalgalarının önlenmesi için uluslararası toplumun bir an önce harekete geçmesi gerektiğini vurguladı. “400 milyar dolar çok büyük bir rakam. Dünya ülkeleri Suriye’nin tamamen kalkınmasını üstlenemez ancak kapsamlı bir çözüm bulunması gerekiyor. Suriye krizini başlatan ülkeler, bu faturanın en büyük kısmını ödemelidir” dedi. Ekşi ayrıca, Esad’ın varsa yurt içindeki veya dışındaki mal varlıklarının hukuka uygun bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.