Ateş’in saldırıya uğradığı esnada yanında olan tanık Ahmet Keçik, "Aracın arkasına saklandıktan şahıs sürekli rahmetliye ateş ediyordu. Yerde yatarken belindeki silahı gördüm, onu aldım. Rahmetlinin silah sahibi olduğunu biliyordum ama o gün yanında olup olmadığını bilmiyordum. Rahmetlinin belindeki silahı gördüm ve kendimi savunma ihtiyacı duydum" diye konuştu. Saat 14.00’e kadar ara verilen duruşmada, mahkemenin ara kararı bildirmesi bekleniyor.
Sincan Cezaevi'nde 5. günüyle devam eden davaya müşteki Ayşe Ateş, Sinan Ateş’in ablası, sanıklar, taraf avukatları ve CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal katılım gösterdi. Davanın ilk üç gününde 22 sanık ve 19 sanığın avukatı davaya ilişkin savunmalarını tamamladı. Dün gerçekleşen duruşmada sanıkların avukatları savunmalarını sonlandırırken şikayetçilerin ifadeleri de alındı.
“PLAKANIN BİR KISMI KAPATILMIŞTI”
Duruşma bugün tanık motokurye Yusuf Mert’in ifadeleriyle başlarken Mert, ''Ben motokuryeyim. Ben ışıklarda beklerken karşı tarafta aynı yerde denk geldik. Kaçan iki kişi gördüm. Onlarda da motor vardı. Motorda oturan kişide kask vardı, sonradan arkaya binen kişide kask yoktu. Peşpeşe Nextlevel’a kadar gittik. Onlar sonra Konya Yolu’na gitti. Motoru hızlı kullanıyorlardı o dikkatimi çekti. Kendilerinde silah görmedim. Bindikleri motosikletin plakanın bir kısmı bantlıydı, kapatılmıştı. Herhangi birinin vurulduğunu görmedim'' diye konuştu.
Aytaç Ataç’ı tanıdığını söyleyen Tanık Yavuz Süleymanoğlu ise Ataç’a ait dükkana müşteri olarak gittiğini söyledi. Ateş’in öldürüldüğü gün orada olduğunu belirten Süleymanoğlu, ''Bana Sinan Ateş’in öldürüldüğünü söylediler. Adını ilk defa duydum. Aytaç, Tolgahan Demirbaşı aradı. Sonrasında bulunduğumuz mekandan beş gibi çıktık” diye devam etti. Aytaç Ataç’ın avukatı, Yavuz Süleymanoğlu’na çiftliğine gidip gitmediğini, çiftlikten haberi olup olmadığını sorularını yöneltti. Süleymanoğlu, ''Oradan yumurta alıyordum. Orada mangal yapmışlığımız da var. Biz oradayken gelip giden tanımadığım arkadaşlar da oluyordu” dedi.
Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan tanık Gönül Ergin ise sanıklarla akrabalık durumu olmadığını belirtirken olaya dair şunları söyledi:
“Biz o gün doktor randevum vardı. Doktordan çıktım. Arabama bindim ve tam u dönüşü yaparken, silah sesi duydum. Sonra tekrar silah sesi duydum. Ben vurulma anını görmedim ama silah sesini duyunca etrafıma bakındım. Bakınırken, sol elinde ucu uzun silahla koşarak gelen, kafasında herhangi bir bere olmayan kişiyi gördüm. Bu kişi daha sonrasında kasklı birinin arkasına binerek hareket etti. Sonrasında 112’yi aradım. ‘Silahlı birini gördüm, koşarak motora bindi’ dedim. Daha sonrasında arabamdan motorun resmini çektim. Olay yerine gidip, komiserin birine telefonumdaki resimleri gönderdim. Ben sadece silahlı bir kişinin motora binip kaçtığını gördüm. Planın son üç rakamının bantla kapatıldığını gördüm. Silah koşarken elindeydi.”
“DOĞRUDAN SİNAN ATEŞ’İ HEDEF ALDI”
Cinayet ile ilgili ifadesinde Tanık Ahmet Keçik şunları kaydetti: “Ben rahmetliyi ülkü ocakları başkanlığı döneminde ve akademisyenken tanıdım. Birlikte cuma namazına gittik. Namazda ben, Selman ağabey ve rahmetli vardı. Giderken de dönerken de yaya gittik, aynı istikameti kullandık. Dönüşte bir lokanta vardı onun orada saldırıya uğradık. Aniden karşımıza çıktı ve ateş etmeye başladı. Çok seri bir şekilde ateş edildi. Doğrudan Sinan Ateş’i hedef aldı. Silahı gövdesine doğru nişan aldı. Daha sonrasında ben bir aracın arkasına saklandım. Sinan Ateş’in camiye giderken silah taşıdığını görmedim. Sonrasında kendimi savunma ihtiyacı hissettim”
Kendisinin bir silahı olmadığını ve ilk yardım bilgisinin bulunmadığını belirten Keçik, Sinan Ateş’i kastederken, ''Biz kendisine hiç ‘reis’ kelimesini kullanmazdık” dedi. Silah sesleri esnasında kaçtığını ve Selman Bozkurt’u görmediğini belirten Keçik, “Aracın arkasına saklandıktan şahıs sürekli rahmetliye ateş ediyordu. Yerde yatarken belindeki silahı gördüm, onu aldım. Rahmetlinin silah sahibi olduğunu biliyordum ama o gün yanında olup olmadığını bilmiyordum. Rahmetlinin belindeki silahı gördüm ve kendimi savunma ihtiyacı duydum. Ateş eden şahsı hedef almadan ateş ettim. Kaçtığını gördükten sonra rahmetliyi kontrol ettim, tepki vermiyordu. Daha sonra Selman’a baktım o da yaralıydı. Hem benim hem onun elinde silah vardı. Orada insanlar bize yardım etmek için geliyordu. Rahmetli çok kan kaybediyordu. Daha sonra polisi aradım. Yaralarını bastırarak tampon yaptım ve ambulansın gelmesini bekledim” ifadelerinde bulundu.
“DAHA ÖNCEKİ İFADEMDE YANILMIŞ OLABİLİRİM”
Duruşmada verdiği ifadede Tanık Gökhan Türkmen ise "Ben şahsın vefat ettiğini haber sitelerinden öğrendim. Onun haricinde konuyla alakalı bir bilgim yok" dedi. Türkmen, Alper Atay’ı beş yıldır tanıdığını ve Sancaktepe’de yer alan otelinde futbolcuların kalması için yönlendirme yaptığını belirtti. Konuşmasına devam eden Türkmen, Alper Atay ile yaptığı görüşmesine dair şunları aktardı:
“Alper beni görüntülü aradı. Otoparkçılarla arasında bir problem olduğunu ve karakolluk olduğunu söyledi. Benden oda talebi de oldu. Odayı kimin için istediğini bilmiyorum. Oteldeki doluluğun yüksek olduğunu ve sadece otoparkçıların kaldığı odayı verebileceğimi söyledim. Alper’in odada kalıp kalmadığını bilmiyorum. Odada kiminle kalacağına dair bilgi vermedi ama yanında bir arkadaşı vardı. 31 Aralık gecesi, ben şehir dışındayken otelden aranıp, otelin otoparkında bir kavganın olduğu söylendi. Alper benden odayı kimin ve ne için talep ettiğini bilmiyorum. Otoparkçıların kaldığı odayı müşterilere verip, vermediğimizi hatırlamıyorum. Daha önceki ifademde yanılmış olabilirim."
“MAHKEMENİN ARA KARARI BEKLENİYOR”
Mahkeme başkanı tarafından, Türkmen’den salonda yer alan sanık Caner Günay’ı teşhis etmesini istedi. Günay, kürsüye alınarak SEGBİS ile bağlanan Türkmen’e gösterildi. Türkmen, otelde gördüğü kişinin Günay olmadığı ifadesini verdi.
Mahkemede tüm tanıkların dinlemesinin tamamlanmasının ardından, davaya 14.00'e kadar ara verildi. Mahkemenin vereceği ara karar bekleniyor.