Haber: OKTAY YILDIRIM - Kamera: UMUT EMRE GÖKBULUT
(İSTANBUL) İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik devam eden operasyonlar kapsamında, gözaltına alınan veya cezaevinde bulunanların arasında dikkat çeken oranda şehir plancısı olmasını TMMOB Şehir Plancilari Odası Genel Başkanı Akif Burak Atlar ANKA'ya değerlendirdi. “Bu bir tesadüf olamaz” diyen Atlar, "Meslektaşlarımızın mesleğin ilkeleri gereği, ranta karşı, yeşil alanı, bu ağaçları, İstanbul'un su kaynaklarını, doğal alanlarını savunduğunu biliyoruz. Aslında bir rant oyununu bozuyorlar. Bu, inşaat ve bu emlak projelerinden beslenen lobileri rahatsız ediyor." diye konuştu.
Gezi davasından tutuklanan Tayfun Kahraman, 19 Mart operasyonuyla tutuklanan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökçe... Son dönemde gerçekleşen operasyonlarda dikkat çeken oranda şehir plancısının tutuklanması dikkat çekiyor. Bu durumu ANKA'ya değerlendiren TMMOB Şehir Plancilari Odası Genel Başkanı Akif Burak Atlar “Bu bir tesadüf olamaz” şeklinde yorumladı. Gezi tutuklularının üçüncü yılında Silivri Cezaevi ve Bakırköy Kadın Cezaevi önünde açıklama yaptıktan sonra İBB’ye ziyarette bulunan Atlar, şunları söyledi:
“Bu topraklara adaleti getireceğiz”
“Bugün 26 Nisan. Bundan üç yıl önce 26 Nisan’da biliyorsunuz Gezi davasıyla ilgili bir karar verildi. O kararla birlikte dava kapsamında yargılanan arkadaşlarımız, meslektaşlarımız tutuklandılar ve üç özgürlüklerinden mahrum bırakılıyorlar. Aslında o zaman söylemiştik Gezi'de de söylemiştik. Gezi direnişi bu toplumun eşitlik, özgürlük ve adalet için ortaya koyduğu kitlesel barışçıl bir mücadeleydi. O gün söylediğimiz her neyse bugün de aslında aynı noktadayız. Ve belki de adalet için daha fazla dayanışma göstermemiz gereken günlerdeyiz. Arkadaşlarımızın üç yıldır bizden uzak bırakılmalarına rağmen birtakım ithamlar ortada fakat onları destekleyen deliller yok. O yüzden çok açıklıkla bu davanın hukuksuz olduğunu söyleyebiliyoruz. Sevgili Tayfun Kahraman Gezi döneminde Şehir Plancılar Odası İstanbul Şube Başkanımızdı. Beraberindeki arkadaşlar sevgili Şerafettin Can Atalay yaklaşık sekiz yıla yakın bir süredir tutuklu bulunan Osman Kavala, Çiğdem Mater ve Mine Özerdem bu beş kişi şu an o günlerde Gezi direnişine katılan yüz binlerin milyonları adına hukuksuzca bir bedel ödemek durumunda kalıyorlar. Bugün bir kez daha bu hukuksuzluğa karşı bir güçlü bir mesaj vermek ve kamuoyuna dayanışma çağrısı yapmak, eşitlik ve özgürlük için çağrımızı yükseltmek ve adaleti haykırmak için bir araya geldik. Vazgeçmeyeceğiz, kararlıyız bugün neyse daha yüksek sesle söyleyeceğiz. Umuyoruz ki bir gün ülkemize bu topraklara adaleti getireceğiz ve ardından tüm bu olan biteni bu ülkenin demokrasi tarihinde kara bir leke olarak tekrar yaşanmaması adına bir mücadele yürütmeye devam edeceğiz."
Atlar, şöyle devam etti:
“Bu bir tesadüf olamaz”
"Elbette bu bizim meslek alanımız için, şehir plancıları odası için şöyle yorumladığımız bir konu. Bu bir tesadüf olamaz. Bu kadar kamu yararına, toplum yararına mücadele eden, Kanal İstanbul'a karşı kenti, kentin su kaynaklarını, kentin geleceğini savunan rezerv alanları üzerinde yükselen rant inşaatlarına karşı toplum kamu yararını savunan, meslek ilkeleri gereği bunu ifade eden, İstanbul veya seçilmiş belediye başkanları da var aralarında; sevgili Emrah Şahan, sevgili Mehmet Murat Çalık... İstanbul ve sorumlu oldukları ilçeler daha yaşanabilir hale gelsin diye faaliyetlerini, projelerini geliştiren meslektaşlarımız, İstanbul'un gerçeğini ısrarla hatırlatan sevgili Buğra Gökçe odamızın eski genel başkanıdır. Kanal İstanbul ve benzeri süreçlerde planlamaya dair yetkilerini kamu adına kullanan sevgili Gürkan Akgün ve elbette Gezi davasındaki Tayfun Kahraman bu beş arkadaşımız için 19 Marttan beri bir kamuoyu bir demokrasi ve adalet çağrısında bulunuyoruz. Bir kampanya yürütüyoruz.
“Gözaltındaki meslektaşlarımızın sayısı çift haneli rakamlara ulaştı”
Şu an Silivri'de ve Bakırköy Cezaeve'nde ve bugün gözaltında bazı işte emniyet merkezinde, Vatanda bulunan meslektaşlarımızın sayısı çift haneli rakamlara ulaştı. Bu toplam bize bir şey söylüyor. Çünkü meslektaşlarımızın mesleğin ilkeleri gereği, ranta karşı, yeşil alanı, bu ağaçları, İstanbul'un su kaynaklarını, doğal alanlarını savunduğunu biliyoruz. Bunların taş koymaya çalıştığı mesleki bilimsel gerekçelerle taş koymaya çalıştığı aslında bir oyunu bozuyor bir rant oyununu bozuyor. O rant oyununun arkasında bu inşaat ve bu emlak projelerinden beslenen lobileri rahatsız ediyor. Bugün bunların tesadüf olmadığının açıkça görebiliyoruz. Bizler meslek insanları olarak müsterihiz. Aslında sorgulama ve soruşturma dosyalarında paylaşılan mesnetsiz dayanağı olmayan birtakım gizli tanık ifadelere dayanan beyanlar da bu bizim görüşümüzü pekiştiriyor.
“Hukuk kazanacak adalet talebi kazanacak”
Dolayısıyla biz burada da nasıl diğer tüm seçilmiş belediye başkanlarına yürütülen antidemokratik süreçlerde olduğu gibi, tıpkı Gezi'de olduğu gibi, tıpkı halk iradesiyle göreve gelen başkanların yerine atanan kayyum görevlendirmeleri gibi aslında sahip çıkmamız gereken zemin hepimiz için ihtiyaç duyduğumuz o hukuk zemini, o adalet zemini, o demokrasi zemini... Biz Cumhuriyeti yüzüncü yılına kolay getirmedik. Bir demokrasi ve hukuk düzeniyle bir kültür inşa ettik. Fakat bu tür antidemokratik kararlar keyfi yargı kararları Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm kazanımlarını teker teker geride bırakmasına sonuç veriyor. Fakat bunun toplum vicdanında karşılığı olmadığını da görüyoruz. İnanıyoruz bu adaletsiz günler. Geride kalacak. Sahip çıkmamız gereken demokratik ve hukuki zeminde dayanışma kazanacak, hukuk kazanacak adalet talebi kazanacak, biz kazanacağız umuyoruz çok uzun sürmeyecek bu günler"