Son zamanlarda polise yapılan bıçaklı ve silahlı saldırıların artması kamuoyunda yer almaya başladı. Polis memuru Şeyda Yılmaz’ın birden fazla suç kaydı olan şahıs tarafından şehit edilmesinin ardından gündemde daha fazla yer eden 'polis saldırıları' konusu görüş bildiren kişilerce yargıya bağlanıyor.

En Yararlı Meyvelerden Biri! Bağışıklık Sistemini Desteklemek ve Kabızlığı Önlemek Gibi Birçok Etkisi Bulunuyor En Yararlı Meyvelerden Biri! Bağışıklık Sistemini Desteklemek ve Kabızlığı Önlemek Gibi Birçok Etkisi Bulunuyor

Emniyet-Sen Genel Başkanı ve Polisin Sesi Platformu sözcüsü emekli polis Faruk Sezer, konuyla ilgili değerlendirmelerini TV Nota’ya yaptı.

''POLİSİN EĞİTİMİ DEĞİL ÖZGÜVENİ YETERSİZ''

Faruk Sezer, 'dışarıda çok sayıda suç kaydı olan kişiler gezerken polis ne yapıyor' algısının son birkaç aydır yaşanan olaylarla kırıldığını belirtti. Sezer, halkın artık polisin işini yaptığını ancak suç kaydı olanların dışarıda nasıl gezdiğini sorguladığını ifade etti. Polisin tutuklama yetkisinin olmadığını, görevinin suçluyu yakalamak ve yargının önüne çıkarmak olduğunu söyleyen Sezer, ''Türkiye’nin hemen her yerinde her gün bir polise silahlı ya da bıçaklı saldırı olduğunu görüyoruz.  Bunun nedenine bakarken polis eğitiminin yetersiz olup olmadığı hakkında sorular soruluyor. Polisin eğitimi değil özgüveni yetersiz. Bunun sebebi ise karşıdaki kişi polise silah sıkıp vurmamışsa eğer, polisin silah kullandığı her olayda polis cezaevine giriyor. Polis bir olay anında kullanacağı silahın sonunda ölüm varsa yüzde 99.9 mesleği gidiyor ve cezaevine giriyor, ufacık olayda bile'' şeklinde konuştu.

''POLİSLER ŞEHİTLİK İLE CEZAEVİ ARASINDA SIKIŞMIŞ DURUMDA''

Sezer konuyu şu şekilde örneklendirdi: ''3 kişi yasaklı ırk köpeği ile polise saldırıyor. Polis 7 ya da 8 yerinden ısırılıyor. Isırılırken 3 kişiden biri polisin silahını alıyor. Polise sıkmak için harekete geçtiğinde polis can havliyle köpeği öldürüyor. Bu olaydan sonra polis cezaevine giriyor. Suçlular adaleti yönetiyor olsa adaletin başındakiler kadar kör göze parmak sokamaz. Demek ki, polisler artık ölüm ile cezaevi arasında, şehitlik ile cezaevi arasında sıkışmış kalmış durumda.''

''POLİS BİR SUÇA KARIŞTIĞINDA CMK VE TCK'YA GÖRE YARGILANIYOR''

Polisi koruyan kanunların olmadığını belirten Sezer, ''1934 yılından kalan Emniyet Teşkilat Kanunu var. 1937 yılından Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu var. Polis teşkilatı gücünü bu kanundan alıyor. 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’ndan yetki alıyoruz, görevimizi bu kanuna göre yapıyoruz. Ancak, bir suça karıştığımız zaman CMK ve TCK’ya göre yargılanıyoruz. CMK’dan ve TCK’dan PVSK’ya bir bağ kurulmamış. Yani senin polis olup olmadığınla ilgilenmiyor kanun ve mahkemeler. Polis olarak olay yerinde birini vurduğun zaman, polis olduğun için herkesin aldığı normal cezayı polis, 2 katı alıyor'' dedi.

''POLİSİ KORUYAN KANUNLAR YOK''

Polislerin kendilerini güvende hissetmemesinin nedeni olarak polis koruyan kanunların olmamasını ve polisin işleyeceği suçların 2 katı ceza ile cezalandırılmasını gösteren Sezer, polisi yaralayanların ya da bıçak çekenlerin ise denetimli serbestlikle serbest kaldığını ifade etti.

''FİZİKİ SALDIRILAR SIRADANLAŞTI''

Polise karşı yapılan fiziki saldırıların sıradanlaşmasından çekindiklerini belirten Sezer, ''Yapılan fiziki saldırıların gidişatı Brezilya’daki gibi sokak çetelerinin, güç ve silah sahibi olanların, zenginin malına çöktüğü yani bir hukuksuzluk ortamı yaratılması ihtimalidir. Böyle bir ortam yaratılmaya mı çalışılıyor yoksa suçlular kanunsuzluktan aldığı cesaretle mi bunu yapıyor? Bunun araştırılmasını da özellikle istiyoruz. Çünkü bu saldırılar, aklıselim insanların yapacağı şeyler olmadığı gibi suçluların da yapacağı şeyler değildir. Suçlular önceden sokakta cesaretelense de polisin ‘dur’ emrine karşı gelmiyordu, terörist olarak adlandırdığımız suçlular hariç'' ifadelerini kullandı.

''İNSANLARI DAHA ÖZGÜR KILABİLMEK İÇİN KANUNLARIN GÜÇLÜ OLMASI GEREKİR''

Yıllardır polisin elini güçlendirecek yasaların getirtileceğinin konuşulduğunu ancak getirtilmediğini vurgulayan Sezer, insanların daha fazla özgür olması için kanunların güçlü olması gerektiğini şu sözlerle ifade etti: ''Hep polisin elini güçlendirecek yasalar getirileceği söylenir ancak bunun yanında 'polis devleti mi olacağız' gibi endişeler duyulur. Aslında buradaki polis devletinden kasıt, her şeyi kanunla zapturapt altına almaktır. Ama onu bile bizim halkımız ve siyasetçilerimiz yanlış anlıyor. Biz insanları daha özgür kılabilmek için kanunların güçlü olması gerektiğine inanıyoruz. Böyle bir yasanın da çıkacağını düşünmüyorum. Çünkü halkı korumakla görevli polisin kendini korumakla mecali olmadığı ortadayken hiçbir şey yapılmaması bunun da en büyük göstergesi.''

''KANUNUN GÜCÜ GÖSTERİLMELİ''

Sezer açıklamasını, insanların bir sisteme ve bir kültüre erişebilmesi için kanunun gücünü göstermesi gerektiğinin altını çizerek, ''Fazla sayıda polis alarak güvenlik sağlanmaz. Bir yerde bir olay varsa, oraya 100 polis gönderirsen iyi önlem almışsın ama 10 polis gönderirsen güvenlik zafiyetinin olduğu anlayışı 1900’lü yıllardan kalan bir anlayış. Artık 21.yüzyıldayız, teknolojiyi ve hukuku kullanarak bunları yapmamız lazım. İnsanlar ilk önce hukukun varlığını, daha sonra da polisin varlığını bilecek. İnsanların bir sisteme ve bir kültüre erişebilmesi için kanunun gücü gösterilmesi lazım'' ifadeleri ile sonlandırdı.

Muhabir: Şeyda Aşatır Ermiş