6 Şubat depremlerinde Kahramanmaraş’ın Onikişubat ilçesi Şehit Abdullah Çavuş Mahallesi'nde yıkılan ve 151 kişinin hayatını kaybettiği Palmiye Sitesi davasında yeni bir gelişme yaşandı. Kahramanmaraş 4. Ağır Ceza Mahkemesi, "kocama hali" gerekçesiyle 17 Ocak’ta tahliye edilen müteahhit Hacı Mehmet Ersoy hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarılmasına hükmetti.
SİTENİN ÜÇ BLOĞU ÇÖKMÜŞTÜ
6 Şubat 2023 depremlerinde Palmiye Sitesi’nin üç bloğunun çökmesi sonucu 151 kişi yaşamını yitirirken, 17 kişi yaralandı. Depremin ardından Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, müteahhitler Ali Babaoğlu ve Hacı Mehmet Ersoy ile jeoloji mühendisi Ömer Tarakçıoğlu hakkında "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçlamasıyla dava açtı.
17 OCAK’TA TAHLİYE EDİLDİ
26 Aralık 2024’te Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruşmada müteahhit Hacı Mehmet Ersoy tutuklandı. Ancak 17 Ocak’ta, AK Parti Kahramanmaraş İl Başkan Yardımcısı Eray Ersoy’un babası olan müteahhit Ersoy’un tahliyesine karar verildi.
Tahliye kararına ilişkin gerekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Sanığın cezaevi şartlarında ağır hastalığı ve kocama hali nedeniyle hayatını yalnız idame ettiremeyeceğine dair Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi'nin 31 Aralık 2024 tarihli kurul raporu dikkate alınarak, adli kontrol tedbiriyle tahliyesine karar verilmiştir."
TAHLİYE KARARINA İTİRAZ GELDİ
Palmiye Sitesi’nde annesi Şerife, babası Alper ve kardeşi Mustafa Kerem’i kaybeden İrem Türkmener Karslı’nın avukatları, müteahhit Hacı Mehmet Ersoy’un tahliyesine itiraz etti.
İtirazı değerlendiren mahkeme heyeti, sanığın duruşmada SEGBİS görüntüleri ile savunmasını analiz ederek, hastane raporuyla karşılaştırdı.
"TUTUKLAMAYA YÖNELİK YAKALAMA KARARI ÇIKARILDI"
Mahkeme, sanık hakkında şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sanık hakkında Kahramanmaraş Necip Fazıl Hastanesi heyeti tarafından düzenlenen 10 Ocak 2025 tarihli rapor incelendiğinde, sanığa ağustos 2024'te erken evre demans tanısı konulduğu, 9 Ocak 2025 itibarıyla orta evre demans ile uyumlu bir tablo tespit edildiği belirtilmiştir. Raporda, sanığın bulunduğu yeri, yemek yemeyi ve tuvalete gitmeyi unuttuğu, idrar ve dışkı kaçırdığı yönünde tariflere yer verildiği görülmüştür. Ancak bu ifadelerin, yalnızca beyan üzerine rapora yansıtıldığı anlaşılmaktadır."
Mahkeme, SEGBİS görüntülerini ve diğer delilleri inceleyerek şu tespitleri yaptı: Sanığın beyanları sırasında zaman ve mekan oryantasyonunda bir sorun olmadığı, demans hastalığının belirtilen sürede bu kadar hızlı ilerleyip ilerleyemeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği, raporun, birden fazla branşın bulunduğu Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nden alınması gerektiği, sanık hakkında verilen önceki tutuklama kararını değiştirecek bir gelişme olmadığı gerekçeleriyle, "Sanık hakkında tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkarılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir."
"KURUL RAPORU 10 GÜN İÇİNDE NASIL HAZIRLANDI?"
Müşteki avukatı Gülsüm Özdoğru, 25 Ocak'ta ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada süreci değerlendirdi. Özdoğru, 10 gün içinde bir kurul raporunun hazırlanmasının "sağlıklı olmadığını" belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Sanık Hacı Mehmet Ersoy'un tahliyesi için hazırlanan rapor, detaylı bir muayene olmadan oluşturulmuş gibi görünüyor. Tıbbi raporlarda ‘-mışlar’, ‘-muşlar’ ifadeleriyle dolu bir rapor gördüğümde, detaylı bir inceleme yapılmadığını anlıyorum. Ancak mahkeme, bu rapora dayanarak tahliye kararı verdi."
"Bu kişi sadece 23 gün tutuklu kaldı. Oysa müvekkilim, babasının cenazesini bile bulamamıştı. 23 gün tutukluluk süresi yeterli görüldü ancak sanığın suç şüphesinin güçlü olduğu, delillerin hâlâ korunması gerektiği ortada. Üstelik, sanığın delil kararttığını düşünüyoruz."
"31 Aralık’ta başvurulan raporun 10 Ocak’ta hazırlanmış olması da düşündürücü. Resmi tatiller, hafta sonları göz önüne alındığında, bu süreçte sadece Hacı Mehmet Ersoy için özel bir çalışma mı yapıldı?"