NASA, evrenin en kapsamlı ve detaylı üç boyutlu haritasını oluşturmak için yeni bir göreve hazırlanıyor. SPHEREx adı verilen bu misyon kapsamında, gökyüzünün her noktası 102 farklı kızılötesi renk tonuyla taranarak gök cisimlerinin bileşimi ve uzaklığı tespit edilecek. 28 Şubat Cuma günü uzaya fırlatılacak olan SPHEREx, iki yıl boyunca gökyüzünü dört kez tarayarak büyük ölçekli bir veri haritası oluşturacak.

NASA’nın Jet Propulsion Laboratory’deki astrofizikçilerden ve SPHEREx proje bilimcisi Olivier Dore, misyonun kapsamına ilişkin yaptığı açıklamada, “Gökyüzündeki her şeyi inceleyeceğiz. Gezegenlerden yıldızlara, galaksilerden kuyruklu yıldızlara kadar her tür nesneyi analiz edeceğiz” dedi.

ÜÇ ANA HEDEF

SPHEREx misyonunun bilimsel hedefleri üç ana başlıkta toplanıyor:

1.     Büyük Patlama’dan hemen sonraki evrenin nasıl göründüğünü araştırmak.

2.     Evrenin ışık haritasını çıkararak tüm galaksilerden yayılan ışığın toplam miktarını ölçmek.

3.     Samanyolu’nda su ve yaşam için kritik öneme sahip elementleri tespit etmek.

Bu hedeflere ulaşmak için SPHEREx, evrendeki ışık spektrumlarını analiz ederek ışık kaynaklarının uzaklığını ve hareket yönünü belirleyecek.

GALAKSİNİN 3D HARİTASI ÇIKARILACAK

SPHEREx’in taramaları sonucunda 450 milyon galaksinin göreceli konumlarını içeren bir 3D harita oluşturulacak. Bu veriler, evrenin erken döneminde gerçekleştiği düşünülen kozmik enflasyon teorilerini test etmek için kullanılacak.

Ayrıca, SPHEREx evrenin başlangıcından bu yana yayılan tüm ışığı analiz ederek, ışığın hangi kaynaklardan geldiğini, ne zaman yayıldığını ve zaman içinde nasıl değiştiğini anlamaya yardımcı olacak.

GEZEGENLERİN İZLERİ ARAŞTIRILACAK

SPHEREx misyonu, Samanyolu’ndaki su buzu, karbondioksit ve karbonmonoksit gibi yaşam için kritik bileşenleri tespit ederek, potansiyel olarak yaşanabilir gezegenlerin oluşum koşullarını aydınlatmayı hedefliyor. Bu elementlerin moleküler bulutlardaki varlığı, bu bileşenlerin genç gezegenlere taşınma olasılığını artırıyor.

SPHEREx’in toplayacağı geniş ölçekli veriler, James Webb Uzay Teleskobu (JWST) gibi daha dar görüş alanına ancak yüksek hassasiyete sahip teleskoplarla birleştirilerek, bilim insanlarına evrenin kökeni, galaksilerin evrimi ve yaşamın oluşumuna dair daha kapsamlı analizler yapma fırsatı sunacak.

Kaynak: HABER MERKEZİ