Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yıllık tüketici enflasyonunu yüzde 39 olarak açıklaması, faiz indiriminin önünü açan en önemli faktörlerden biri oldu.
UZMANLAR FAİZİN YÜZDE 35'E DÜŞECEĞİ GÖRÜŞÜNDE
Piyasa anketlerinde 3 puan ve üzeri faiz indirimi ihtimali dile getirilse de genel beklenti 2,5 puanlık bir düşüş yönündeydi. Şimdi gözler, 17 Nisan’da yapılacak yılın üçüncü PPK toplantısına çevrildi. PPK’nın 2025 yılı takvimine göre mayıs ayında toplantı bulunmuyor. Bu nedenle, mart ve nisan aylarında enflasyonun artış hızındaki yavaşlamaya bağlı olarak, 19 Haziran ve 24 Temmuz’daki toplantılarda da faiz indirimlerinin devam etmesi bekleniyor. Uzmanlar, yılın ilk yarısı itibarıyla politika faizinin yüzde 35 veya altına çekilebileceği görüşünde.
Uluslararası piyasalar ve küresel bankalar ise politika faizinin yıl sonuna kadar yüzde 30 seviyesine düşmesini öngörüyor. Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon hedefini yüzde 24 olarak revize etmesine rağmen üst sınırın yüzde 29 olması, faiz beklentilerinin de yüzde 30 civarında şekillenmesine neden oluyor.
FAİZ DÜŞÜŞÜ DÖVİZ TALEBİNİ ARTIRDI
Faiz indirimlerinin başlamasıyla birlikte TL mevduatların cazibesi azalırken, dövize yönelim hız kazandı. Şubat ayının son iki haftasında bankalardaki döviz mevduatları 8 milyar doların üzerinde artış gösterdi. Dövize talebin artmasıyla birlikte kur hareketliliği de gündeme gelmeye başladı.
Sanayici ve reel kesim, düşük faizle TL finansmanına erişimin kolaylaşmasından memnun olurken, ihracatçılar ise uzun süredir stabil seyreden döviz kurlarının yükselişinden fayda sağlayacak. Ancak, faiz indirimlerinin enflasyonu tetikleyebileceği ve TL’den kaçışın hızlanması durumunda ekonomide yeni riskler doğurabileceği öngörülüyor.
Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi, faiz, kur ve enflasyon üçgeninde kritik bir karar aşamasına gelirken, alınacak adımların piyasalar üzerindeki etkisi yakından takip ediliyor.