Haber-Analiz: Zülfikar DOĞAN
(ANKARA) - 19 Mart siyasi operasyonlarıyla son bir ayda kurlara müdahale için Merkez Bankası rezervlerinden yapılan net döviz satışları 52,5 milyar dolara ulaşırken, MB’nin net döviz rezervleri "kırmızı çizgi" olarak nitelendirilen 20 milyar doların altına inme sürecine girdi.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) üye ülkelerde döviz krizi ihtimali ve döviz varlıklarının yeterliliği kriterine göre; bir ülkenin döviz rezervleri gelecek üç aylık ithalatı karşılayacak tutarın altına indiğinde kur artışı ve döviz varlıklarında risk olasılığı gündeme geliyor. Türkiye’nin aylık ithalatının ortalama 22-26 milyar dolar arasında olduğu dikkate alındığında, MB net rezervlerinin asgari 60-65 milyar dolar düzeyinde olması gerekiyor. Ancak 19 Mart’tan bu yana döviz kurlarına yapılan milyarlarca dolarlık müdahalelerle hızla erime sürecine giren MB rezervleri IMF kriterlerine göre risk olasılığının arttığına işaret ediyor.
2 yılda biriktirilen 65 milyar dolar rezervin 52,5 milyar doları 1 ayda gitti
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından Temmuz 2023'ten bu yana uygulanan rasyonel politikalara geçiş programıyla MB rezervlerinde iyileşme ve toparlanma sağlanarak swaplar hariç 65 milyar dolar tutarında net rezerv biriktirilmişti. Bu sayede swap anlaşmaları ve altın varlıklarındaki artışla birlikte MB brüt rezervleri uzun bir aradan sonra 146 milyar dolara kadar çıkmıştı. Ancak 19 Mart siyasi operasyonlarıyla para, döviz, menkul kıymet piyasalarında yaşanan sert dalgalanmalar ekonominin her alanını sarsmaya devam ederken, ekonomi ve MB yönetimini iki yılda büyük fedakârlıklarla biriktirilen 65 milyar dolarlık net rezervin 52,5 milyar dolarını bir ayda elden çıkarmaya ve yeniden yüksek faize geri dönmeye mecbur etti.
Yüksek faize geçişe rağmen döviz talebinin dizginlenememesi önümüzdeki süreçte MB’yi yeniden olağanüstü ara toplantıyla yeni bir faiz artışına gitmeye zorlayabilir.
3 yılda gelecek 41 milyar dolar proje kredisinden medet umuluyor
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek ve MB Başkanı Fatih Karahan ABD’de katıldıkları G20, IMF, Dünya Bankası ilkbahar dönemi toplantılarında uluslararası finans kuruluşları, banka ve fon yöneticileri ile bir araya gelerek taze dış kaynak, döviz kredisi ve doğrudan yatırım sermayesi çekme girişimlerinde bulundular. Bakan Şimşek, Washington ve New York’taki yoğun temaslar ardından yaptığı sosyal medya paylaşımında; Dünya Bankası, Uluslararası Finans Kurumu, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası, İslam Kalkınma Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası ile görüşmeler sonunda gelecek üç yılda uzun vadeli ve düşük maliyetli yaklaşık 41 milyar dolar proje finansmanı sağlamayı öngördüklerini ifade etti. Önümüzdeki üç yılda sağlanacak bu borçlar yeşil ve dijital dönüşüm, depreme dayanıklılık ve altyapı yatırımları için kullanılacak.
Ancak 2029, 2030 yılına kadar gelecek bu kredilerin güncel MB rezervlerine bir katkısı söz konusu değil. Bir ayda eritilen 52,5 milyar dolarlık döviz varlığına karşılık, önümüzdeki üç yılda geleceği umulan 41 milyar dolarlık proje kredisi açıklamalarıyla piyasaların yatıştırılması, "milyar dolarla geliyor" algısının yaratılması hedefleniyor.
Eski krediler algı yaratmak için yeni gibi pazarlanıyor
Bakan Şimşek’in Dünya Bankası, Asya Kalkınma ve Yatırım Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası vb. kurumlardan önümüzdeki 3 yılda geleceğini duyurduğu proje kredileri aslında yeni değil. Asya Altyapı ve Kalkınma Bankası’ndan 2025-2027 döneminde yeşil enerji, ulaşım amaçlı kamu yatırımları için 5 milyar dolarlık proje finansmanı sağlandığı şubatta açıklanmıştı. Son olarak üç hafta önce Hong Kong’da düzenlenen Asya Yatırım Konferansında da aynı tutarda krediyle ilgili açıklama bir kez daha yapıldı.
Dünya Bankası ise geçen yıl mart ve mayıs ayında yaptığı duyurularla 6 Şubat depremlerinin finansmanına katkı başta olmak üzere Türkiye ile önümüzdeki beş yıla yayılacak 17 milyar dolarlık "Ülke İş Birliği Çerçeve Anlaşmasını" duyurmuş, ardından tutarın 18 milyar dolar daha artırılarak 35 milyar dolara çıkarıldığını açıklamıştı. Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, bir kısmı özel sektörü ve ihracatçıları desteklemek üzere Eximbank’a aktarılacak bu kredilerin, yenilenebilir enerji, altyapı ve ulaşım, karbon salınımını azaltma vb. amaçlı kamu yatırımları için kullandırılacağını kaydetmişti. Benzer proje finansmanlarına dönük kredi açıklamaları Avrupa Kalkınma Bankası, Avrupa Kalkınma ve Yatırım Bankası gibi kurumlardan da gelmiş, "Türkiye’nin Avrupa Kalkınma Bankası’nın en iyi müşterilerinden birisi olduğu" ifade edilmişti.
Dolayısıyla Bakan Şimşek’in duyurduğu önümüzdeki 3-5 yıla yayılacak 41 milyar dolarlık proje kredilerinin tamamına yakını önceden bilinen, kamuoyuna duyurulan, geçen yıl ve önceki aylarda mutabakat sağlanan finansmanlar. O yüzden de iktidar alelacele İklim Kanunu’nu TBMM’ye getirerek bu kredilerin tahsis edileceği projeleri gündeme almayı hedefliyor. Çünkü tüm krediler proje bazlı ve sadece projelere tahsisli. Bir anlamda proje yoksa kredi de yok. Süresi içinde proje sunulmayan krediler kullanılamıyor ya da iptal oluyor.2 yıl önce Körfez ülkelerinin vadettiği 65 milyar dolar ortada yok
Bakan Şimşek ve ekonomi yönetimi ABD turundan el boş dönmediği algısını yaratmak için önceden bağıtlanmış proje finansmanlarını "yeni kredi, taze kaynak" gibi pazarlarken, iki yıl önce Körfez ülkelerine yapılan ziyaretlerde vadedilen 65 milyar dolarlık yatırım kredileri hâlâ ortada yok. 2023’te Şimşek’in göreve başlaması ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ile "normalleşme" turları sırasında BAE’nin Abu Dabi Yatırım Fonu’ndan Türkiye’ye 40 milyar dolarlık kaynak sağlandığı açıklanmıştı. O dönemdeki MB Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın da katıldığı Körfez Ülkeleri yatırım turu sırasında Suudi Arabistan Yatırım Fonu’ndan 10 milyar dolarlık yatırım geleceği açıklanmıştı. Katar Emiri Şeyh Tamim el Sani ise Katar Yatırım Fonu’ndan Türkiye’ye 15 milyar dolarlık yatırım vaat etmişti. Bakan Şimşek’in daha sonra ikinci ve üçüncü Körfez turlarında da aynı vaatler yinelendi. Ancak toplamı 65 milyar dolara varan bu yatırım vaatleri bugüne kadar hayata geçmedi.
Fed ve BOE ile swap hayali gerçekleşmedi, sırada Londra ve Brüksel turları var
ABD temasları sırasında Hazine Bakanı Scott Bessent ile de bir araya gelen Bakan Şimşek’in bu görüşmeden de somut bir sonuç alamadığı yapılan resmi açıklamalardan anlaşılıyor. Yıllardır yinelenen ABD ile ikili ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması hedefi kâğıt üzerinde kalırken, Trump yönetiminin Türkiye’yi de dahil ettiği yüzde 10 ek gümrük vergisi listesinden çıkma beklentisi gerçekleşmedi. ABD yönetimi Rus oligarkların ve Hamas’ın Türk banka sistemini kullanmasının engellenmesi uyarısını yinelerken daha önce gündeme getirilen örtülü yaptırım söylemlerinin görüşmede gündeme geldiği ABD hazinesinin sonradan değiştirilen resmi açıklamasıyla açığa çıktı. Bakan Şimşek’in iki yıl önce göreve başladığında ABD Merkez Bankası Fed ile swap anlaşması yapma girişimlerinin sonuçsuz kalması, ardından geçen hafta yapılan ABD ziyaretinde de Fed ile swap anlaşması gündeme gelmedi.
Uluslararası piyasalar açısından güvenilirlik ve saygınlık göstergesi olan Fed ve Birleşik Krallık Merkez Bankası Bank of England (BOE) ile swap anlaşmaları bugüne kadar gerçekleşmedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek şimdi Londra Bankerlerinin ve Brüksel’de Avrupa Bankalarıyla finans kurumlarının kapısını çalma yolunda.
Müdahalelerle kurları tutamayan MB "zorunlu karşılıklara yüksek faiz" yöntemine geçti
MB rezervlerini eritme pahasına uygulanan dövize müdahale satışlarına rağmen kurları tutmakta zorlanan ekonomi yönetimi ve MB umduğu taze dış kaynağı da bulamayınca dolaylı yollarla TL faizlerini yükseltme seçeneğini devreye soktu. MB’nin bankalara yönelik fonlama faizinin resmi olarak yüzde 46’ya, fiili olarak yüzde 49’a yükseltilmesine karşılık TL’den kaçış, dövize yöneliş hız kesmedi. MB son olarak 27 Nisan’da aldığı kararla, bankaların müşterilerini TL’de kalmaya ikna etmeleri için MB nezdinde tuttuğu munzam karşılıklara (zorunlu karşılık) ödeyeceği faizin hesaplama yöntemini değiştirerek daha fazla faiz ödeme kararı aldı. Yeni yöntemle zorunlu karşılıklara ödenecek faiz ortalama fonlama faizi üzerinden hesaplanacak. Halen alt sınırı yüzde 46, üst sınırı yüzde 49 olan fonlama faizi dikkate alındığında MB’nin zorunlu karşılıklar için bankalara ödeyeceği faiz 3 puan artışla yüzde 49’a ulaşacak.