Antalya'da eşine ait arazide 2016 yılından beri çiftçilik yapan emekli Doktor İbrahim Bodur'un komisyoncuların düşük fiyat teklif etmesinin ardından ürünlerini belediyelere yarı fiyatına satmak için teklif götürdü. 

"DAYANMA GÜCÜMÜZÜN SONUNA GELMİŞSİNİZ DEMEKTİR"

Belediyelerden de olumlu cevap alamayan Bodur, ürünleri kökleyerek üretime ve severek yaptığı çiftçiliğe son vermeye hazırlanıyor. Bodur,

"Ben bu işi epey inceledim, gelenlerin hepsi birbirleriyle irtibatlı. Bir müddet sonra bu meyve ne olacak elimde kalacak düşüncesiyle ucuz pahalı demeden veriyorsunuz, nitekim öyle yaptım. Topladım baktım ki hiçbir şey olduğu yok, ürününüzü belli bir değerde satamıyorsanız ve bu sistem böyle olmayı bir türlü değiştiremiyorsa; o zaman dayanma gücünüzün sonuna gelmişsiniz demektir"

dedi.

TRAKTÖR VE MAKİNELERİNİ ELDEN ÇIKARMAYA HAZIRLANIYOR

Antalya'da Korkuteli ilçesi Kargın Mahallesi'ne eşine ait araziyi değerlendiren emekli Dr. İbrahim Bodur, tarım alanına Antalya'nın coğrafi işaretli Korkuteli Karyağdı Armudu, karpuz, salçalık domates ve biber ekti. Ürünlerin ekim yerinin planlaması için büyük çaba harcadığını anlatan Bodur, emek verdiği tarım sektöründe maddi karşılık bulamayınca, seraları sürmek için kullandığı iki buçuk milyon değerindeki traktör ve makineleri de elinden çıkarmaya hazırlanıyor.

"ÜRETİM SONUCA ULAŞTIRMADI"

Bodur çalıştığı arazinin eşine ait olduğunu kaydederek,

 "7 seneyi aşkın zamandır bu işi yapıyorum. Eşim pek ilgilenemiyordu, ben ilgileneyim istedim, o sırada da yönetimin 'Tarlalarınızla ilgilenin' tavsiyesi üzerine bir şeyler yapalım diye başladık. Buraya yerleşme anlamında kanunların izin verdiği bir yapılanma yaptık, sonra bu bahçeyi revize ettik, tek tek ne ekelim diye karar verdik, burada ekili olan ağaçlar Ankara armudu eski adıyla karyağdı armudu. Bütün ağaçların yerlerini tek tek haritacıya tespit ettirdim, aralıkları bellidir. Onları tek tek usulüne uygun ektirdim. Beş sene boyunca bunlar zaten meyve vermiyor, aynı çocuk gibi büyütüyorsunuz, her sene ilaçlıyorsunuz, her senenin sonunda buduyorsunuz, bunların hepsi büyük bir maliyet, beş sene sonra ufak ufak meyve vermeye başlıyor. 7 ila onuncu sene arası asıl meyveyi vermeye başladığı zaman, 7-8 sene hiç verim almadan yapabileceği zor bir iş. Ama yedinci senede de görüyorsunuz ki siz ne üretirseniz üretin sonuca varamıyorsunuz"

diye konuştu.

Merkez Bankası, karar metninde değişiklikler yaptı Merkez Bankası, karar metninde değişiklikler yaptı

KOMİSYONCULAR MASRAFIN YARISINI TEKLİF ETMEDİ

Ektiği ürünler tarım arazisinde yetişmeye başlayınca haldeki komisyonculara götürdüğünü fakat gıdaları değerinde satamadığını söyleyen Bodur, alıcıların çok düşük fiyat teklif ettiğini belirtti. Bodur,

 "Geçtiğimiz yıl buradaki bütün meyveleri usulüne uygun topladık, onlar traktörle soğuk hava depolarına taşındı, orada beklemeye başladık, görücüye çıkıyor, alıcılar masrafının yarısını bile vermiyor. Ben bu işi epey inceledim, gelenlerin hepsi birbirleriyle irtibatlı. Bir müddet sonra bu meyve ne olacak elimde kalacak düşüncesiyle ucuz pahalı demeden veriyorsunuz, nitekim öyle yaptım. Topladım baktım ki hiçbir şey olduğu yok, ürününüzü belli bir değerde satamıyorsanız ve bu sistem böyle olmayı bir türlü değiştiremiyorsa; o zaman dayanma gücünüzün sonuna gelmişsiniz demektir"

dedi.

100 TON KARPUZ ELİNDE KALDI

Emekli Doktor İbrahim Bodur, armut, domates, biber karpuz ektiği tarım arazisinde geçtiğimiz sene 100 ton karpuzun elinde kaldığını söyleyerek, satılan ürünle çiftçinin elinden çıkan ürünün fiyatı arasında uçurum olduğuna dikkat çekti. Bodur,

“Karyağdı armudu, bunun dışında salçalık domates ve biber ektik, herkesin mecburi aldığı ürünler. Masrafını çıkarıp da biraz arttığı zaman oh bu sene zarar etmedik bakıyoruz, yani zarar etmemek kazandık gibi anlaşılıyor. Ayrıca tonlarca karpuz ektik evvelki sene, Antalya'da kilosu 15-20 TL'ye satılan karpuzu biz burada 75 kuruşa satamadık, 100 ton karpuz tarlada kaldı. Sistemin yaşaması için bizim oradan para kazanmamız gerekiyor, karpuzun kilosuna gelirken baktım, 15-20 TL'ye satıyorlar, buradaki çiftçi kilosunu 10 TL'ye satsa ihya olur. Ama o çiftçi bunu satamaz yani o parayı alamaz vermezler. Çünkü asıl parayı aradaki alıcılar komisyoncular onlar kazanıyor, izin vermezler."

İfadelerini kullandı.

"YENİ JENERASYON ÇİFTÇİ OLMAK İSTEMİYOR"

Çiftçilik yaptığı arazinin çok verimli bir arazi olduğunu aktaran İbrahim Bodur, durum böyle devam ederse ürünlerin parasıyla bile bulunamayacağının altını çizdi. Bodur, şu ifadelere yer verdi:

"Bu toprakları ben kazdım, 3 metre kazıyorum altından çikolata gibi toprak çıkıyor. Burası boydan boya iki tane derenin arası ve buraya eğer siz taş ekin, buradan apartman çıkar, o kadar verimli bir arazi. Ama insanlar para kazanamıyor, sistem buna asla izin vermiyor. Ülkede kıtlık açlık olacak ve insanlar biz nerede hata yaptık diyecek. Çok uzun bir vadede değil, küresel ısınmadan sonra bu ülkede bazı şeyleri parasıyla bile bulamaz olacağız, o zaman akıllanmayı öğreneceğiz. Esas önemli olan bir başka husus da bizim yeni jenerasyonumuzda. Eskiden buradaki çiftçi Osman amcadan sonra onun çocukları torunları devam ederdi, şimdi o da kesildi. Çocukların hepsi üniversitede okuyor, onu bir statü atlama olarak görüyorlar. Burada çalışmayı o okullara gittikten sonra kendilerine yakıştırmıyorlar, böylece yeni jenerasyon buradan uzaklaşmış durumda"

dedi.

ÇİFTÇİLİĞE DE EKTİĞİ ÜRÜNLERE DE VEDA EDİYOR

Uzun uğraşlar ve çeşitli denemeler sonucunda çiftçiliğe veda edeceğini açıklayan İbrahim Bodur,

"Çiftçi asla para kazanamıyor, kazansa ben kazanırım. En fazla dayanabilecek olan insan benim, gelecek sene ne yiyeceğim derdi olmayan bir insanım. Dolayısıyla eğer ben kazanamıyorsam, hiç kimse kazanamaz bu işten ve buraya gelirken de kendi kendime yemin ettim dedim ki; 'asla pes etmeyeceksin, asla pişman olmayacaksın'. İtiraf ediyorum, pes dedim ve son derecede pişmanım. Buraya yatırdığım parayı bankaya yatırsaydım, bu topraklar beş kere daha satın alacak kadar konuma gelirdim. Kötü olan da bu zaten, çalışıp bir iş yapıp da bundan para kazanamayan bir kişi olması. Ağaçlar o kadar uzun sürede yetişiyor ki güneşin baharında, kışın çamurda budanıyor, bunların hepsi bir emek. Her santimetre karede bir emek var ve bunları ben şimdi yok hükmünde görüyorum ama burada bir milli servet yatıyor. Eşimle oturduk düşündük ne yapacağımızı, bunu kökletmek için şimdi cebimden ekstra para vereceğim ama ağaçlara kıyamıyorum. En sonunda dedim ki, tarlanın bir bölümünü köklemeyelim, yeşillik olsun. Karar aşamasındayız, armut bahçemiz dışında 13 dönüm daha bir yerimiz var, oradaki ağaçları kesin kökleteceğiz, bir hafta on gün içinde işlemlere başlayacağız"

şeklinde konuştu.

Korkuteli'nde çiftçilik yapan Ramazan Çalışkan ise,

 "Hayvancılık ve çiftçilik yapıyorum. Maliyetler çok pahalı, salçalık domates ekiyoruz, pazarda 20 TL, tüccar 5TL'ye alıyor. Tüccarın eli ayağı değmeden, bizden çok kazanıyor"

dedi.

Editör: Fatma Nur Vural