Koroner arter baypas greftin (KABG) yanı sıra kalp kapakçık onarım veya değişimlerinin de kalp cerrahisinde sık olarak uygulanan işlemlerin başında geldiğini söyleyen Doktor Serkan Aygün; bu ameliyatların ne şekilde yapıldığını, başka ne gibi yöntemler olduğunu ve sonrasında hastanın dikkat etmesi gereken durumları anlattı.
KALP KAPAKÇIK AMELİYATI GEREKTİREN DURUMLAR
Dr. Aygün, kalpte 4 adet kapakçık bulunduğunu ve kapakçıkların doğru sırayla açılarak kanın uygun şekilde transferinde büyük rol oynadığını belirtti. “Kapakçıklara bağlı oluşabilen darlık veya yetmezlik durumlarında gerektirdiği takdirde cerrahi işlem uygulanabilmektedir” diyen Aygün, şöyle devam etti: “Bu hastalıklar; hastanın yaşının ilerlemesine bağlı olarak kapakçıkların zamanla yıpranması nedeniyle (dejeneratif), gençlik döneminde kalbin de etkilenmesine sebebiyet verebilecek enfeksiyonlardan dolayı (romatolojik) ya da kalp kapakçıklarını tutan bir enfeksiyon kaynaklı (endokardit) meydana gelebilmektedir.”
KAPAKÇIĞIN TAMİR EDİLEMEYECEĞİ DURUMLARDA NEYE BAŞVURULUR?
Uygulanan cerrahi işlemin temelde baypas ameliyatıyla benzerlik gösterdiğinden fakat bu ameliyatlarda kalbi besleyen koroner damarlara değil, kapakçıklara işlem yapıldığından bahseden Serkan Aygün, “Uygun koşullarda ve kapakçığın genel durumu salimse tamir edilmesi planlanır. Böylelikle ameliyat sonrası süreçte kullanılması gereken kan sulandırıcı miktarı ve süresi daha az olabilir. Kapakçığın tamir edilemeyeceği durumlarda kapakçık ya biyolojik ya da metal bir kapakla değiştirilir. Bu kapak cinsine, hasta ile hekim arasında yapılacak görüşmeye göre karar verilir. Temel olarak biyolojik kapaklar, sığır kalbinden alınan kapakçıklardan oluşur ve biyolojik bir materyal olması sebebiyle daha az oranda kan sulandırıcı kullanımı gerektirir. Ancak uzun süreli sağ kalımı daha düşüktür. Ortalama 10 yıl civarında bir yaşam ömrü mevcuttur.
Metal kapaklar ise daha uzun süre dayanıklıdır, 20 yıla kadar dayanabildiği gösterilmiştir. Fakat ömür boyu kan sulandırıcı kullanımı zorunludur. Bu işlemler de yine iman tahtası açılarak veya açılmadan yapılabilir. Bunun kararında da hasta-hekim görüşmesi önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.
ANA AORT DAMARININ GENİŞLEMESİ VEYA YIRTILMASI HALİNDE YAPILANLAR
Aygün, kalp kapakçık ameliyatları haricinde kalpten çıkan ana aort damarının (asendan aorta) genişlemesi veya yırtılması sebebiyle yapılan ameliyatların da sıkça uygulandığının, ayrıca damar yırtığı durumlarında yırtık olan bölümün özellikle kalpten çıkan ilk kısımda olması veya beyni besleyen damarlara uzanım göstermesi halinde ameliyatın uygulanmasının aciliyet arz ettiğinin altını çizdi.
“Damar genişlemesi veya anevrizması (balonlaşma) durumunda ise genişliğin derecesi ve genişleme hızı gibi durumlar gözetilerek ameliyat kararı verilmektedir” diye kaydeden Aygün, “Bu işlem; sonraki süreçte gelişebilecek bir damar yırtılmasının ve buna bağlı acil ve daha yüksek riskli bir ameliyatın engellenmesi için yapılmaktadır. Uygulamada yine iman tahtası kesilmekte, kalp akciğer makinesi kullanılmakta, kalp durdurulmaktadır. Genişlemiş veya yırtılmış olan damar bölümleri çıkarılarak yerine sentetik bir materyal yerleştirilmekte ve kanın sorunsuz akışı sağlanmaktadır” ifadelerini kullandı.
MEVCUT DİĞER AMELİYATLAR
Dr. Serkan Aygün, “Bunlar haricinde kalpte doğuştan gelen delikler nedeniyle yapılan ameliyatlar, kalp tümörlerine bağlı yapılan ameliyatlar, kalp zarına yönelik hastalıklarda yapılan ameliyatlar ve ileri derece kalp yetmezliği sebebiyle yapılan kalp destek cihazı ve kalp nakli gibi ameliyatlar da mevcuttur” cümlelerini aktardı.
AMELİYAT SONRASI DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
İman tahtası kesilerek yapılan bir ameliyatta göğüs kemiğinin iyileşme süreci boyunca kişinin göğüs kafesinin esnemesine yol açacak hareketlerden kaçınmasının önemli olduğunu vurgulayan Aygün şu şekilde cümleler sarf etti: “Bu süreç 2-3 ay sürmektedir. Hastanın yan yatmaması, sırt üstü yatması gerekir. Desteksiz kalkmaya çalışmamalı, ağırlık kaldırmamalıdır. Cinsel hayatında göğüs kafesine ağırlık verebilecek pozisyonlardan kaçınması ve kendisini veya partnerini kontrol edemeyecekse cinsel ilişkiye girmemesi de önemlidir.
Ameliyat sonrası genel anesteziden çıkmış olunması sebebiyle akciğerlerin etkin çalışabilmesi için solunum egzersizleri gösterilir ve etkin bir şekilde bu egzersizleri yapması istenir. Yürüyüş de öneriler arasında bulunmaktadır.”
“ŞEKER HASTALARININ ŞEKER DİYETİNE UYMASI ÖNEMLİDİR”
Aygün, tavsiyelerini tamamlarken şu ifadelere yer verdi: “Kan sulandırıcı tedavilerinin ve kalp ilaçlarının aksatılmaması önemlidir. Böbrek fonksiyonlarının iyi olabilmesi için günlük 2-2,5 litreden az su içilmemesi gerekir. Sigara kullanan hastalar hem ameliyat öncesi hem sonrası sigara kullanmamalıdır. Beslenme olarak şeker hastalarının şeker diyetine uyması önemlidir. Genel olarak az yağlı ve az tuzlu beslenmesi önerilir. Kırmızı et yerine derisi alınmış tavuk, hindi veya balık; ana öğün olarak da kepek ekmeğiyle beraber pirinç, fasulye veya etsiz sebze yemeği tüketilmesi tavsiye edilir.
Hastalar ameliyattan bir hafta sonra duş alabilir ancak banyoda tek başına kalmamalı, yara yerine kesinlikle lif uygulanmamalı, kese yapılamamalıdır. Sadece ılık su ve sabun kullanmak yeterli olur. Banyodan sonra ise antiseptik kullanmak ve yara yerini kuru tutmak önem taşır.”