(İZMİR)- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, ANKA Haber Ajansı Ege Bölge Temsilciliği’ni ziyaret ederek kent ve ülke gündemine dair açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin tarihi günlerden geçtiğini, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve belediye başkanlarının tutuklanması, medya ve sivil toplum örgütlerinin ağır baskı altına alınmasının bu döneme ait bir şey olarak hatırlanacağını vurgulayan Tugay, “İleride bu günleri insanlar birbirine anlatacak. Türkiye'de demokrasi, halkın haber alma özgürlüğünden, adalet hakkından, özgürce tercihlerini yapma hakkından pek çok noktadan yaralanarak bozulacak gibi görünüyor. Bunu hem siyasetçiler hem de halk açısından çok dikkatle üzerinde durulması gereken bir iş olarak görüyorum. Halk uyanık olmalı, yapılmaya çalışılanı mutlaka anlamalı ve ona göre tavrını belirlemeli" dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, Anka Haber Ajansı Ege Bölge Temsilciliği’ni ziyaret etti. Tugay, ziyarette kent ve ülke gündemine dair açıklamalar yaptı.
Görevdeki bir yılını değerlendiren Tugay, ilk andan itibaren yoğun bir çalışma yürüttüklerini belirterek, "İlk aylar için aslında hedeflediğimiz şeylerin çok büyük çoğunluğunu yaptık. Ancak beklemediğimiz şey; bu vergi ve SSK primleri nedeniyle geçmişten birikmiş olan borçlar artı o borçlarının faizleri, faizlerin faizleri gibi katlanmış olan borcun bir anda bütçemizin yüzde 45'ini kesecek şekilde kesilmesi oldu. Son 4 aydır bunun üzerimizde yarattığı baskıyla çalışıyoruz, mücadele ediyoruz. Bugün için bu konuyu da kontrol altına aldık, disiplin altına aldık" dedi.
Geçen dört ayda 6 milyar liralık kesintiyle karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Tugay, "4 ayda 6 milyar lira paramızı kesildi. Ama her durumda yapacak çok iş vardı ve bunların bazıları gerçekten daha sonraki aşamalarda yapacağımız projeler için hazırlık süreciydi. Onları da o gözle çalıştık ve bugün deprem master planıyla, ulaşım master planıyla, kentsel dönüşüm konusunda yeniden gözden geçirdiğimiz pek çok çalışmayla, daha önceden yarım kalmış olan, çalışmanın durmuş olduğu kentsel dönüşüm projelerinde yeniden onların başlatılmasıyla, kavşak çalışmaları, yeni alternatif yollar, bağlantı yolları açma gibi pek çok çalışmayı yaptık. Bunları yaparken temel belediyecilik hizmetlerinde daha iyi duruma gelmek için pek çok önlem aldık. İzmir'in temizlik, genel şehir düzeni açısından daha iyi bir noktaya gelmesini sağladık. Ulaşımda 90 dakika uygulaması gibi, anne kart uygulaması gibi, emekliler için sağladığımız avantajlar gibi öğrencilere verdiğimiz abonman kart gibi uygulamalarla İzmir'e ulaşım açısından Türkiye'nin en uygun fiyatlı, en uygun maliyetli şehri haline getirdik" diye konuştu.
“Buca Metrosu’nda önemli ilerleme sağlandı”
Devam eden projelere de değinen Tugay, şunları söyledi:
“Buca metrosu yapılmaya devam ediyor ve önemli bir ilerleme sağlandı. Onat Tüneli, Buca ve Otogar arasındaki Onat Tüneli artık tünel yapımında yüzde 85'ler civarında kısa bir süre sonra tünel tamamen açılmış olacak. Bağlantı yolu da tamamlandığında inşallah en geç bir yıl içerisinde tünelden araçlar geçmeye başlayacak. Dostluk Bulvarı inşaatı gibi uzun yıllardır beklenen Karabağlar'daki o bağlantı yolu gibi yol çalışmalarını işte önümüzdeki hafta açacağımız Gaziemir'deki bir köprülü geçiş var Sarnıç'tan Akçay Caddesi'ne doğru. Böyle şeyleri de bir taraftan yapıyoruz. Mürsel Paşa alt geçit yolu için çalışılmaya başlandı. İhalesini yaptık, devam ediyor. Eşrefpaşa Hastanesi’nin binası depremden hasar gördüğü için onu yıktık yeni ek bina inşaatı başladı, hızla devam ediyor. Tamamlanmayı bekleyen pek çok proje için çalışmaya devam ediyoruz. Aynı zamanda Kadifekale ve civarındaki bölgenin kentsel dönüşümü için, Yeşildere'deki rekreasyon alanı olarak düzenlenecek alanın kamulaştırma ve oradaki binaların kaldırılması için hızla çalışıyoruz."
“Sosyal yardımları 3-4 kat artırdık”
Sosyal yardımları artırdıklarını söyleyen Tugay, şöyle devam etti:
"Sosyal yardımlarda pek çok şey yaptık. Sosyal yardımlara 3'e, 4'e katladık. Nakdi yardımlar, ayni yardımlar bunlarda ciddi bir artış var. Öğrencilere de var, emeklilere de var, çocuklara da var, köylülere de var. Üreticilere destek anlamında söylüyorum. Diğer taraftan sanayi sitelerindeki çıraklar için özel bir program başlatmıştık. Onu yapıyoruz. O çocukların eğitimleri, ihtiyaçlarının karşılanması, kıyafetle ilgili ihtiyaçların karşılanması gibi şeylerden bahsediyorum. Biz sosyal politikalar açısından güçlü olmayı ve sosyal belediyecilik yapmayı en önemli amaçlarımız arasına koymuştuk. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum nedeniyle. Bunlardan birisi de uygun fiyatla karnını doyurmak için kent lokantaları açılması ki, büyükşehir olarak 5 tane kent lokantası açtık. Yenilerini de açabiliriz. Sadece doğru yerlerde esnafımıza rahatsızlık vermeyecek şekilde açmaya çalışıyoruz. Onun için temkinli gidiyoruz" dedi.
“Verimlilik arttı”
İzmir halkının geçmişte memnuniyet duyduğu Tansaş benzeri bir market projesini hayata geçirdiklerini de belirten Tugay, "Onun çok benzeri, hemen hemen aynı profilde hizmet verecek, kendini de geliştirecek İzmar adında yeni bir market kuruluşu için ilk şubesini açarak çalışmaya başladık" dedi. Süt ve su fabrikalarında verimliliğin artırıldığını, belediye şirketlerinde finansal olarak olumlu gelişmeler yaşandığını ifade eden Tugay, "Süt fabrikasını bir dönem verimli çalışmadığı için çalıştırmıyorduk. Şu anda ful kapasite verimli çalışıyor. Su fabrikamız Şaşal'ın eksikleri vardı onları tamamladık. O çalışıyor. Şirketlerimizin çoğunda negatiften pozitife doğru ciddi düzelmeler sağlandı. Personel sayımızı azalttık bu geçen bir yılda. 2 bin 500 civarında daha az personelle çalışıyoruz ama verimliliğimizde artış olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
“İZSU yatırımları rekor kıracak seviyeye ulaştı”
İZSU'nun yatırımlarının geçen bir yıl içerisinde tarihi rekor kıracak bir seviyeye ulaştığını da kaydeden Tugay, "Torbalı'daki büyük arıtma tesisinden yakında Çiğli'de açacağımız 4. faza kadar. Ama bu arada Alsancak'ta dahil şehrin pek çok bölgesinde yağmur suyu ayrıştırma çalışmalarına kadar... Menemen'de önümüzdeki hafta açılışını yapacağız. Emiralem ve Seyrek'te temiz su şebeklerini tamamen değiştirdik. Şu anda metropolde su kaçağımız çok çok az. Çevre ilçelerde de hızla kaçaklar önleyecek şekilde alt yapıyı yenilemeye devam ediyoruz" dedi.
3 bin 100 konut için 60 binden fazla başvuru
Sosyal konut projesi kapsamında iddialı bir hedef koyduklarını belirten Tugay, şunları söyledi:
"Sosyal konut açısından Türkiye'de belediye eliyle bu işin hedef olarak konmasında çok özel bir hedef koyduğumuzu düşünüyorum. 25 bin sosyal konut yapacağımızı söylediğimde ‘yapamazsınız’ dendi. Yapmamamız için de herkes elinden geleni yapıyor ama kararlıyız, bunu yapacağız. Çünkü Türkiye'deki insanların kira ve ev sahibi olma ile ilgili çok ciddi sorunları var. Ortalama bir gelire sahip bir ücretlinin sahip olduğu o gelirle ev alması imkansız. Ama biz ne istiyoruz? Uzun vadede de olsa kira öder gibi ödeyerek ev sahibi olmasını istiyoruz. Bunun ilk projesini Menemen'de yaptık. 3 bin 100 konutluk bir proje. Kısa bir sürede 3 bin 100 konut için 60 binden fazla başvuru oldu. Bu da yaptığımız işin toplumda ne kadar karşılığı olan bir iş olduğunu bize gösterdi. Bir taraftan yeni konut projeleri için çalışmaya devam ediyoruz. İnşallah bu önümüzdeki dört yıllık süre benim görevim bitmeden önce söz verdiğimiz konutları yapacağız, insanlara da teslim edeceğiz."
"İzmir'in aleyhine bir bakış açısı var”
İzmir’e kamu yatırımlarının uzun süredir yetersiz olduğunu da vurgulayan Tugay, şu ifadeleri kullandı:
"İzmir'e genel olarak uzun zamandır yatırımlar yetersiz. Bunu açıklanan bütçelerde, o bütçelerdeki yapılacak işlere baktığınızda anlıyorsunuz. İzmir'e sadece okul yapımı için bir bütçe ayrıldığını görüyorum. Onun dışında kara yolu çalışmaları için hemen hemen hiç yok. Tabii ki bir şeyler var ama olması gerekenin çok altında. İzmir'den toplanan vergiyle buraya yapılan yatırımı karşılaştırdığınız zaman uzun zamandır İzmir'in aleyhine bir bakış açısı var. Yaptıkları kesintileri biraz önce söyledim. Bir belediyenin bütçesinin yüzde 45'i ‘dan’ diye kesilmez, bu olacak iş değil. Bu belediyeye 'siz çalışmayın' demektir. Ya da 'sizin hiçbir iş yapmanızı istemiyoruz' demektir. Ülke ekonomik sıkıntılar içerisinde, krizler içerisinde, her gün değişik dalgalanmalar yaşıyoruz. Böyle bir ortamda yerel yönetimlere daha fazla güç verilmesi lazım. Daha fazla destek olunması lazım. Yeni fonlar oluşturulması lazım ama bu tür şeyleri yapmadıkları gibi hakkımız olan ‘sizin borcunuz var’ deyip aslında borç dedikleri çoğu faiz. Faizlerin tahsilatıyla bütçenin yüzde 45'ine yakını keserek en azından son dört ayımızı bu şekilde geçirdik. Önümüzdeki ay olmamasını diliyoruz. Gerçekten ikinci çevre yolu olsun, yıllardır söz verilen Halkapınar-Otogar metrosu gibi projeler olsun ya da pek çok farklı noktalarda yol, baraj projeleri var, içme suyu gölet projeleri var. Bunların yapılmadığını üzülerek görüyoruz. Biz bu alanlardan kaynaklı sorun olmaması için elimizden geleni yapıyoruz.”
"Yeni baskılar bekliyorum"
CHP yönetimindeki belediyelere yönelik baskıların gelecek günlerde farklı şekillerde devam etmesini beklediğini de ifade eden Tugay, "Anlaşıldığı kadarıyla olası seçimlerdeki yarışta kendileri daha iyisini yapalım, daha çok hizmet yapalım, daha çok iş yapalım diye bakamıyorlar. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler özellikle mümkün olduğunca az çalışsın. Biz de yarışta rekabet içinde olabilelim diye bakıyorlar. O yüzden farklı şekillerde yeni baskılar bekliyorum" ifadelerini kullandı.
“Demokrasiyi korumak hepimizin görevi”
Türkiye’de son dönemde yaşananlara da değinen Tugay, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin tarihi günler yaşadığını düşünüyorum. İleride bu günleri insanlar birbirine anlatacak. Ekrem İmamoğlu'nun ve ondan önce ve onunla birlikte gözaltına alınmış daha sonra tutuklanmış belediye başkanlarının, ülkenin medyası ya da diğer sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili ağır baskı altında oluşunu bu döneme ait bir şey olarak hatırlayacağız. Bunların sonunda şunu anlıyoruz; Türkiye'de demokrasi halkın haber alma özgürlüğünden, adalet hakkından, özgürce tercihlerini yapma hakkından pek çok noktadan yaralanarak bozulmaya çalışılıyor gibi görünüyor. Bunu hem siyasetçiler hem de halk açısından çok dikkatle üzerinde durulması gereken bir iş olarak görüyorum. Halk uyanık olmalı, yapılmaya çalışılanı mutlaka anlamalı ve ona göre tavrını belirlemeli. En azından söylenen her şeye inanmamak, doğru bilgi için çaba göstermek gerekiyor. Onun dışında siyasette, siyasetin temsilcileri de partiler olsun, siyasetçilerin kendisi olsun, halka daha fazla kulak veren, halka daha fazla iç içe toplumun muhalefetini birleştirecek noktalardan siyaset yapabilen ve gerçekten gençlerin özellikle daha fazla özgürlük, adalet ve demokrasi talebi var. Tüm toplumun var ama gençler biraz daha fazla sahipleniyorlar. Çünkü geleceklerinin çok parlak olmadığını hepsi kavramış durumdalar. En çok gençler için ama hepimiz için tabii ki. Demokrasiyi önce korumak ve sonra geliştirmek ama aynı zamanda hukuka sahip çıkmak yani haklar ve hukuk üzerinden adalete sahip çıkmak, insanların canlarının da mal mülklerinin de ifade özgürlüklerinin de güven altında tutulması hepimizin ortak amaçları. Burada siyaseten ayrışma olmamalı. Zaten bugün Türkiye'de iki tane siyaset var. Birisi demokrasiden hoşlanmayan siyaset, biri de Türkiye'de daha fazla demokrasi, adalet, özgürlük isteyen siyaset. Bu anlamda siyasetçilerin de daha yapıcı tutumlar içerisinde olması gerektiğini düşünüyorum."
“CHP direnmeye devam edecek”
CHP’ye yönelik baskılara da değinen Tugay, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin ana muhalefet partisi olduğunu, Türkiye'nin son yapılan seçimde birinci partisi olduğunu ama Meclis’te şu anda bakıldığında da en azından ikinci en fazla milletvekili sayısına sahip toplumda da karşılığının yüksek olduğu bir parti olduğunu unutmamak lazım. İktidar olarak ana muhalefet partinize bu kadar kolay saldırabiliyorsanız ülkede gerçekten büyük bir sorun vardır. Cumhuriyet Halk Partisi tarihsel bir misyona sahip bir parti. Dolayısıyla her gün pek çok şey söyleniyor. Dün de mesela kayyum atanacak söylemleri birdenbire yayıldı. O saatlerde biz birbirimizle konuştuğumuzda şöyle dedik; kim ne yaparsa yapsın doğru bildiğimiz yoldan ayrılmayacağız. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi direnmeye ve halka önderlik yapmaya devam edecek. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Bunu herkesin kavraması lazım. Artık gerçekten ülkeye sahip çıkan, insanlara sahip çıkan bir siyaseti yapmamız gerekiyor. O anlamda Cumhuriyet Halk Partisi'nde de bazı yeni siyasetçiler ortaya çıkabilir. Bazı farklı kendisini geliştirmiş anlayışlar ortaya çıkabilir diye düşünüyorum bütün bu olan bitenden sonra” dedi.
"Herkeste bir tedirginlik, mutsuzluk, endişe hali var"
"Önümüzdeki günlerle ilgili ülkemizi, şehrimizi, hepimizi zorlu günlerin beklediğini söylemek isterim" diyerek sözlerini sürdüren Tugay, son olarak şunları kaydetti:
"Bugünlerde toplumsal bilinci arttırmak için hepimize görev düşüyor. Biraz daha fazla ülkemiz için kafa yormamız gereken bir zamandayız. Ciddi bir depresyon hali var. Herkeste bir tedirginlik, mutsuzluk, endişe hali var. Bunu toplum olarak bir an önce atmamız lazım ama bu iyileşmeyi yapay olarak değil, ağrı kesici içer gibi değil. Gerçekten sorunumuzun ne olduğunu anlayıp onu kökünden düzelterek yapabileceğimizi düşünüyorum. Burada bizim geçmişimizden bugüne gelen kültürümüzde hepimizi gerçekten sarıp sarmalayan çok önemli şeyler var. Kadınlarımızın hiçbir zaman daha önceden olduğu gibi haklarını kaybetmiş, baskı altında insanlara dönüşmesini artık Türkiye kabul edemez. Türkiye'nin dünyanın geri kalmış ülkelerinden birisi olmasını ülkede yaşayan hiç kimse kabul edemez. Onurlu insanlarız. O nedenle bize yönelebilecek her türlü baskı ve tehditle ilgili olarak birbirimize kenetlenerek hep beraber mücadele edeceğiz.
Bu akılla, fikirle, konuşarak, yazarak olacak. Sadece doğru olanlara inanacağız. Çünkü böyle bir dönemler medyası, sosyal medyası insanları karalama aracına dönüşebiliyor. Ekrem İmamoğlu bugün cezaevinde şöyle yaptı, böyle yaptı deniyor. Hukukçu gözüyle ya da sıradan insan gözüyle bakıyorsunuz dosyasından hiçbir şey yok. Hemen hemen hiçbir şey yok. Neye dayalı olarak tutulduğu, neye dayalı olarak şu anda cezaevinde tutulduğu kesinlikle açıklanamıyor. Sadece söylentiler yayılıyor, algı çalışmaları yapılıyor. Bu herkese yapılabilir. Herkese ayrı ayrı yapılabilir. Öyle tehlikeli ve sıkıntılı bir dönemdeyiz. İnsanlarımızın bir taraftan uyanık olması diğer taraftan yanlış olan her türlü şeye karşı birlik beraberlik içerisinde olması gerekiyor. Bilinçli insanlar ‘bizi kandıramıyorlar’ diyebilir kolayca ama gerçekten haber alma kaynakları çok kısıtlı. Sadece evinden belli kanalları izleyerek ya da sosyal medyadan belli kanallardan bir şekilde kendilerine algı pompalanan pek çok yurttaşımız da var. Onların da doğru bilgi sahibi olmasını sağlamak lazım. O nedenle siyasi partilerin örgütlerine çok önemli görev düşüyor. Kapı kapı gezip insanlarla gerçekleri konuşmaları lazım. Böyle bir seferberliğin olması gerekiyor."