AA’ya konuşan Güzeldere, İsrail saldırılarının başlamasıyla tüketicilerin hassasiyetinin arttığını, bazı markaların tüketiminde %30-40 oranında azalma yaşandığını ifade etti. Özellikle temizlik, kişisel bakım ve içecek kategorilerinde yerli ürünlerin pazar paylarının yükseldiğini söyleyen Güzeldere, "Boykot, yerli markaların yeni ürünler geliştirmesine fırsat tanıdı. Özellikle bulaşık makinesi kapsülleri ve diş macunu gibi ürünlerde yerli markalar pazar paylarını artırdı" dedi.
"YERLİ ÜRETİMİ VE MARKALARIMIZI GÜÇLENDİRMELİYİZ"
Yerli markaların sürdürülebilir bir pazar payı elde etmesi için fiyat politikalarını tüketici lehine sürdürmesinin önemine dikkat çeken Güzeldere, "Ülke ekonomisi için yerli üretimi ve markalarımızı güçlendirmeliyiz. Bu süreçte yerliliğin ne kadar kıymetli olduğu bir kez daha ortaya çıktı" diye konuştu.
"BOYKOTLA BERABER TÜKETİCİ ALIŞKANLIKLARI DA DEĞİŞTİ"
Oğuz Holding CEO’su Enes Örer ise boykot sürecinde yerli markaların büyüme fırsatı yakaladığını belirtti. Sarıyer Kola'nın boykot öncesine kıyasla üç kat daha fazla satış yaptığını belirten Örer, "Pazar liderlerinin güçlü marka bilinirliği nedeniyle kırılması zor olan tüketici alışkanlıklarını boykot süreciyle değiştirme şansı bulduk" dedi.
Şeker kullanımı ve tatlandırıcıdan uzak durmalarının tüketicinin sadakatini artırdığını ifade eden Örer, "Oğuz İçecek olarak boykot öncesi ciromuzu üçe katladık. Yeni yatırımlarla pazar payımızı 2025'te iki katına çıkarmayı hedefliyoruz" diye ekledi.
"BOYKOTU HAFİFE ALMAMALIYIZ"
TÜKONFED Başkanvekili İbrahim Güllü de boykotların sosyal ve siyasi dengeleri etkileyebilecek güçte olduğunu söyledi. Boykotun etkili bir şekilde uygulanması durumunda önemli sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Güllü, "Türkiye’de bu hassasiyeti tam anlamıyla sağlayabildiğimizi söyleyemeyiz. Ancak boykotun daha geniş kitlelere ulaşması için duyurular yapılmalı ve iyi bir şekilde açıklanmalı. Boykotu hafife almamalı, önemsemeliyiz" dedi.
Boykot sürecinin hem yerli üreticiler hem de tüketiciler açısından önemli etkiler yarattığı belirtilirken, bu sürecin yerli üretimin sürdürülebilirliği için bir fırsat olduğuna dikkat çekiliyor.