İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medya hesabından yaptığı ve muhalefeti hedef aldığı açıklamalara tepki gösterdi. İmamoğlu, “İnsanlara hakaret ediyorsun, topluma hakaret ediyorsun. Bu bakımdan milletimizin huzurunu tehdit altında görüyorum” ifadelerini kullandı.
İBB'ye yapılan memur alımları süreci hakkında açıklamalarda bulunan İmamoğlu, mülakat mevzuatının verilen sözlere rağmen değiştirilmediğini belirterek, “Memur alımında mülakat yapmamız gerekliydi, biz de şeffaf odalar inşa ettik. 432 memur alımını bu şekilde gerçekleştiriyoruz” dedi. Aynı zamanda, İBB, İETT ve İSKİ kadrolarına toplam 1780 yeni personel alınacağını duyurdu.
Sürecin tamamen şeffaf ilerlediğini vurgulayan İmamoğlu, “Burada tek bir kişinin dahi hakkının, hukukunun çiğnenmediği bir ortam yaratmak konusunda titiz davranıyoruz” diyerek, başvuran 70 bin kişi arasından liyakat esas alınarak seçim yapıldığını ifade etti.
Erdoğan’ın açıklamalarına yönelik eleştirilerine devam eden İmamoğlu, “Bu lafları Cumhurbaşkanı söylüyor. Bu ifadeleri ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı kullanıyor. Edepsizlik, saygısızlık… Kelimelere bakar mısınız? Ülkenin Cumhurbaşkanı, milletine huzur tesis etmek için çaba sarf etmesi gerekirken, hukuksuzluğa uğrayanlara moral vermesi gerekirken, bu cümlelerle muhalefete saldırmayı, Ekrem İmamoğlu’na saldırmayı kendine meslek ediniyor” ifadelerini kullandı.
"BELKİ KENDİSİNİN DE HABERİ YOK"
İmamoğlu'nun sözleri şöyle:
"Ramazan ayındayız ve Ramazan ayında hani insanlar ülkesine, milletine bereket, huzur, sağlık diler. Ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ben dün akşam sosyal medyada gece 22.30. Yani insanlar iftarını açmış bu ülkede.
Teravihe gitmiş, duasını etmiş, evine gelmiş, huzur bekliyor. Huzur istiyor. Bu ülkenin son genel seçimde seçtiği Cumhurbaşkanı attığı tweet ya da belki kendisinin de haberi yok. Çevresinde oluşan bir kısım aklı evvelin yazıp çizdiği de olabilir. Bilemem. Ama bundan sorumludur.
Tweetinin içindeki kelimelere bakın bir Ramazan akşamı ve Ramazan akşamından bir gün sonra yani bugün şehitlerimizi bir birlikte anacağız, beraber anacağız. Onlara olan minnet duygularımızı anlatacağız. Onlara olan en güçlü vefamızı sunacağız ve onun bir gece öncesinde yani Filistin'de insanlar katledilirken, Türkiye'de işsizlik sorunu tavan yapmışken, adaletle ilgili duygu sarsılmışken, yüzde 85'e, 90'a yakın insanın adalet sistemine güvenmediği bir ortam varken, bir avuç, bir avuç ne olduğu belli olmayan insanların, bütün yargıçlarımızı, bütün savcılarımızı zan altında bıraktığı bir dönemi yaşarken, bu ülkenin Cumhurbaşkanı, milletin oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanının gece 22.30'da attığı tweetteki cümlelere bakın. 'Demokrasimizi zehirleyen toksik muhalefet'. Ve devam ediyorum. Devam ediyorum. Cümlelerin içine bakın. 'Karşımızda yolsuzluğun, hırsızlığın, taciz, tecavüz, sahtekarlık, çürümüşlük'. Bu lafları Cumhurbaşkanı kuruyor. Bu lafları ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı koyuyor. Edepsizlik, saygısızlık... Kelimelere bakar mısınız? Ülkenin cumhurbaşkanı milletine huzur tesis etmek için çaba sarfedecekken, hukuksuzluğa uğrayanlara moral verecekken, bu cümlelerle muhalefete saldırmayı, Ekrem İmamoğlu'na saldırmayı kendine meslek ediniyor.
"MİLLETİMİZİN HUZURUNU TEHDİT ALTINDA GÖRÜYORUM"
Türkiye'nin yüzde 75'i karşında, sen bütün yüzde 75'i muhattap alarak onları lekeliyorsun. İnsanlara hakaret ediyorsun, topluma hakaret ediyorsun. Böyle bir yönetim anlayışı olabilir mi? Bu devletin kurumları kimin? Bu milletin oy verdiği partiler kimin? Bu bakımdan milletimizin huzurunu tehdit altında görüyorum. Bir sabah bile insanlar huzurla ayağa kalkamıyor. Elinde çanta, kapısında bekleyen yargı mensupları, üç beş avuç insan, kendisi zaten İmamoğlu'nun her mevzusuna savcılık yapma konusunda kararlı, heybedeki turbu milletin önüne koymuş. Kim, neyse o turp...
Yazıktır günahtır, bu memlekete artık zarar vermeyi bırak. Görevini yap! Bu kurumda kreş hizmeti verenler sorgulanıyor. Kent lokantası açanlar sorgulanıyor. Böyle bir şey olamaz. Biz bu memleketin huzurunu istiyoruz. Bir adım bile geri adım atmayız. O kötü cümnleler, benim ağzıma almayacağım o kötü cümlelerin her bir kelimesi vız gelir tırıs gider.
"MÜCADELEMİ SONUNA KADAR VERECEĞİM"
Allah bu memleketi kötü insanlardan, kötü duygulardan, koltuğu için her şeyi yapma ruhuna sahip insanlardan korusun. Koruması için ben sonuna kadar mücadele edeceğim. Şuraya işe girmek için her kardeşim için mücadele edeceğim. Atanamayan her öğretmen için mücadele vereceğim. Hakkını, hukukunu yendiğini iddia eden milyonlarca devlet kapısında bekleyen, sırası bir türlü gelemeyen ama bir avuç insanın mutlu olduğunu gören hakkının, hukukunun yendiğini söyleyen on milyonlarca bu ülkenin genç insan hakkını, hukukunu koruyacağım. Bundan sakın zerre şüpheniz olmasın. Bir milim bile geri adım atmayacağım. Allah bu memleketi korusun. Allah bizi şehitlerimize, gazilerimize mahcup etmesin. Bu memleketin birliği ve dirliği için en güçlü hizmeti vermemize vesile olsun. Burada görevlendirdiğin, o, bir şekilde aparat gibi kullandığın hiçbir kişiden de, kurumdan da korkmuyorum. Hiç, zerre. Hepsi milletin karşısında haddini bilecek günü geldiğinde. Bu kadar net söylüyorum. O bakımdan, bu kötü cümlelerin bu milletin bir daha huzuruna gelmemesi için de bir an önce bu dönemin değişmesi için de mücadelemi sonuna kadar vereceğim."