İklim Kanunu’na dair son günlerde kamuoyunda hızla yayılan bilgi kirliliğini ve siyasi çelişkileri kaygıyla izliyoruz. Gıda iş kolunda örgütlü bir sendika olarak, toprağın, suyun ve emeğin hakkını savunmak bizim asli görevimizdir.
Türkiye’nin dört bir yanında çiftçimizin başına gelen zirai don felaketi, iklim değişikliğinin artık bilimsel bir veri değil, soframıza ulaşan ekmeğin kaderi olduğunu gösterdi. Bu felaketi Meclis’te konuşan vekillerin, aynı zamanda İklim Kanunu’na karşı çıkmasıysa düşündürücü bir çelişkidir.
📌Gerçek: Bu kanun gecikmiştir, dayatma değil, gerekliliktir.
İklim Kanunu’nun hedefi, bireylerin yaşam biçimini değil, büyük kirletici sektörleri düzenlemektir. Ancak kamuoyunda “kurban bayramı yasaklanacak, organik tarım bitecek” gibi temelsiz iddialar yayılıyor. Bu kara propagandaların ardında, kömür santrallerine göz kırpan bir zihniyet vardır.
Bugün Türkiye, Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi (CBAM) kapsamında yılda yaklaşık 2 milyar Euro’luk ek vergi yüküyle karşı karşıya. Bu paralar Türk çiftçisinin alın terinden kesilecek. Eğer İklim Kanunu çıkmazsa, bu ülkenin ürünü Avrupa pazarında elenecek, kaybeden emekçiler olacak.
Bu sadece çevre meselesi değil; ekonomik bağımsızlık, tarımsal güvenlik ve sınıfsal adalet meselesidir.
İklim Kanunu, eksikleri olsa da bu yolda atılması gereken bir adımdır.
📣 Biz, Şeker-İş olarak;
• Halk sağlığı için NBŞ’ye karşı mücadele etmiş,
• Özelleştirmelere direnmiş,
• Güneş enerjisiyle üretime geçmiş bir sendikayız.
Bugün de sahte korkulara karşı toprağın sesi, emekçinin vicdanı olarak konuşuyoruz.
“Eleştir, geliştir, dönüştür” diyoruz. Ama yalanlara teslim olmayız.
Çünkü biliriz ki:
🔻 Bu kanun çıkmazsa, bu toprakların çığlığı daha çok duyulacak.
🔻 Bu ülke, Avrupa’ya karbon parası öderken, çocuklarımızın sofrasında eksilen her lokma bize hesap soracak.
Saygılarımla,
İsa GÖK
Genel Başkan