Gezi Parkı soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazeteci İsmail Saymaz hakkında ev hapsi kararı verildi. Saymaz’ın, Gezi Parkı eylemlerinin sanıklarıyla yoğun temas içinde bulunduğu, eylemler sırasında aktif rol aldığı ve sosyal medya üzerinden kamuoyuna yanıltıcı bilgiler vererek vatandaşları kolluk kuvvetlerine karşı provoke etmeye çalıştığı iddia edildi.
İfade işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Saymaz'a mahkeme ev hapsi uygulanmasına karar verdi.
NE OLMUŞTU?
Gazeteci İsmail Saymaz, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etmek" suçlamasıyla gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen soruşturmada, Saymaz’ın, Gezi Parkı davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Osman Kavala’nın web sitesinin hazırlanması ve basın yoluyla eylemleri yaymak amacıyla kurulması planlanan televizyon kanalıyla ilgili kişilerle iletişimde olduğu öne sürüldü.
Soruşturma kapsamında, Saymaz’ın Gezi Parkı davası sanıklarından Mehmet Osman Kavala, Şerafettin Can Atalay, Çiğdem Mater Utku ve Ayşe Mücella Yapıcı ile olaylar süresince sıkı iletişim kurduğu, sosyal medya üzerinden konuya dair birçok paylaşım yaptığı, olaylar sırasında aktif rol alarak gerçeğe uymayan bilgilerle vatandaşları güvenlik güçlerine karşı provoke etmeye çalıştığı iddia edildi.
Bu çerçevede gözaltına alınan Saymaz, emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Savcılık, Saymaz’ın ev hapsi talebiyle mahkemeye çıkarılmasına karar verdi. Mahkeme ise gazeteci hakkında ev hapsi uygulanmasına hükmetti.
DESTEK İÇİN ADLİYEDEYDİLER
İsmail Saymaz’a destek vermek üzere eşi Şeyda Saymaz ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş adliyeye gelirken, gazeteciler Barış Pehlivan, Şule Aydın, Barış Terkoğlu ve Timur Soykan da adliye önünde hazır bulundu.
İFADESİ ORTAYA ÇIKTI
Saymaz’ın Sulh Ceza Hakimliği'nde verdiği ifade de kamuoyuna yansıdı. Saymaz, ifadesinde şu ifadeleri kullandı: "Hiçbir şekilde sokağa davet ve iktidara karşı protestoya veya kanun dışı bir eyleme çağrı yapmadım. Bu tweetlerim arasında bazı şiddet olaylarını eleştirdim."
Saymaz, ifadesinde şunları söyledi:
"Gezi Parkı eylemlerini organize ettiği söylenen kişilerle herhangi bir bağım yoktur. Osman Kavala, Can Atalay ve Mücella Yapıcı ile yalnızca gazetecilik çerçevesinde görüşmüşümdür. Osman Kavala isimli şahısla görüşmem Gezi Parkı eylemlerinden 1,5 yıl sonra gerçekleşmiştir. Bunun nedeni de Gezi Parkı eylemleriyle ilgili haber yapmak istememdir; bu haber de 2 gün sonra yayımlanmıştır.
Can Atalay ile Taksim’i yayalaştırma projesinde avukat olduğu için görüştüm. Dosyada bulunan tape kayıtları Gezi olaylarıyla alakalı değildir; bu görüşmeler Gezi Parkı eylemlerinden 8 ay veya 1 yıl sonra yapılmıştır. Bu görüşmelerde ben aranmıştım.
Ben Gezi Parkı eylemlerinin ne organize edilmesinde ne de yaygınlaştırılmasında bulundum. Ben sadece gazetecilik faaliyeti çerçevesinde haber yapmak amacıyla görüşmeler yaptım. Sosyal medya paylaşımlarım ise Gezi Parkı eylemlerine ilişkin haber içeriklidir. Hiçbir şekilde sokağa davet ve iktidara karşı protestoya veya kanun dışı bir eyleme çağrı yapmadım.
Bu tweetlerim arasında bazı şiddet olaylarını eleştirdim. Yine tweetlerimde FETÖ’cü polisler tarafından yapılan çadır eylemleri ve yoğun gaz sıkma olaylarını da eleştirdim. Hakkımda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma yürütüldüğünü haftalar öncesinden haber almıştım. Bu soruşturma 14 Şubat 2025 tarihinde başlamıştır. Bunu bilmeme rağmen Londra, Paris ve Frankfurt’a gidip geri geldim. Kaçma şüphem yoktur. Uzun yıllardır sabit ikametgah sahibiyim, bilinen ve tanınan bir gazeteciyim. Hakkımda istenen adli kontrol tedbirinin reddine karar verilerek, direkt serbest bırakılmamı talep ederim."