Prof. Dr. Süleyman Pampal ve Prof. Dr. Okan Tüysüz, Bursa’da yaşanan bu sarsıntının, daha büyük bir deprem olasılığına karşı uyarıcı nitelikte olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Süleyman Pampal, Bursa’nın deprem açısından kritik bir bölgede bulunduğuna dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Son haftalarda sık sık depremler yaşanıyor. Ege Denizi’nde ve Midilli’de gerçekleşen depremlerden sonra şimdi de Bursa’da bir deprem oldu.
Bursa, Güney kolun ortasında ve zemin açısından oldukça kötü bir bölgede yer alıyor. 1065 yılında yıkıcı bir deprem yaşamış, 1855 yılında ise iki büyük depremle yıkılmıştı.
Bölgedeki faylar uzun süredir kırılmamış durumda. Bursa ovasının altından geçen bir fay, 7,5 büyüklüğünde bir deprem üretebilecek potansiyele sahip. Bu depremler bize bir alarm veriyor.
Marmara'nın hem kuzeyi hem de güneyi için hareketlilik söz konusu. Bursa ve İznik, gelecekte kırılması beklenen ilk yerlerden."
Pampal, zeminin depremin etkisini artırdığını belirterek şunları ekledi: "Zemin, depremin ivmesini 3-4 kat artırabilir. Bu nedenle kötü zemin üzerinde yaşayan vatandaşlarımız daha fazla sarsıntı hissediyor."
Bursa’nın içerisinden diri fay hattı geçen 24 il arasında yer aldığını belirten Prof. Dr. Okan Tüysüz, bu durumun kentin deprem potansiyeline işaret ettiğini ifade etti. Tüysüz, şunları söyledi:
"Diri faylar, geçmişte 6 ve üzeri büyüklükte depremler üretmiş ve gelecekte de üretme potansiyeline sahip faylardır. Bursa, deprem riski yüksek bir bölgemizdir. Bugünkü deprem, daha büyük bir depremin habercisi olmasa da uyarıcı bir nitelik taşıyor. Bursa geçmişte 7 büyüklüğüne yakın depremler yaşamış bir bölge. Bu depremler, yangınlarla birleşerek ciddi hasarlara yol açmıştı."
Tüysüz, yaşanan depremin önemine dikkat çekerek şöyle devam etti:
"Bugünkü deprem, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın kuzey koluna uzak bir noktada gerçekleşti. Ancak bu durum, Bursa için önemli bir uyarıdır. Fay hatlarının varlığına rağmen alınması gereken önlemlerin hala yetersiz olduğu unutulmamalıdır."