1987 yılında Hafız Esad döneminde inşa edilen Sednaya Cezaevi, Suriye’nin en tartışmalı tesislerinden biri olarak biliniyor. İç savaş boyunca sistematik işkencelerle anılan cezaevi, 8 Aralık 2024’te rejimin düşmesiyle birlikte cihatçı grupların kontrolüne geçti. Uluslararası Af Örgütü ve insan hakları kuruluşlarının raporları, Sednaya’daki şiddetin boyutlarını gözler önüne seriyor.
1987 yılında Hafız Esad döneminde inşa edilen Sednaya Cezaevi, Suriye’nin Şam vilayetine bağlı Rif Şam bölgesinde yer alıyor. Cezaevi, 184 futbol sahası büyüklüğünde bir kompleks olarak tasarlandı ve Suriye ordusunun Üçüncü Tümeni tarafından korundu. İki ana binadan oluşan cezaevinde, "Beyaz Bina" adı verilen bölümde rejime sadık olmayan askerler tutulurken, daha derinlerde bulunan "Kırmızı Bina"da ise cihatçı örgütlerle bağlantılı olduğu düşünülen mahkumlar yer alıyordu.
8 Aralık 2024’te Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) öncülüğündeki cihatçı grupların Şam’a ilerlemesiyle cezaevinin kontrolü teslim edildi. İlk etapta “beyaz” bölümdeki mahkumlar serbest bırakılırken, yer altındaki “kırmızı” bölümde tutulan mahkumlar için kurtarma çalışmaları başladı.
Uluslararası Af Örgütü’nün 2016-2017 raporlarına göre, Sednaya Cezaevi’nde uygulanan şiddet, itiraf almak için değil, cezalandırma ve aşağılama amacıyla kullanılıyordu. 2020’de kurulan Sednaya Tutuklu ve Kayıplar Derneği (ADMSP), cezaevinin iç savaş sırasında bir “ölüm kampı”na dönüştüğünü raporladı.
Cezaevinden kurtulan eski tutuklular, Sednaya’da sistematik işkenceye maruz kaldıklarını belirtti. Mahkumlar karanlık hücrelerde tutuluyor ve katı bir sessizlik ortamında yaşamaya zorlanıyordu. Sivil bir protestoya katıldığı için tutuklanan bir mahkum, zorla kendisinin veya bir yakınının ölümüne karar vermek zorunda bırakıldığını anlattı.
Cezaevindeki elektronik kapıların açılması için şifrelerin eski askerlerden ve çalışanlardan alınması talep edildi. Ancak bazı kapılar, cihatçı gruplar tarafından ateş edilerek açılmaya çalışıldı. Operasyon sırasında binlerce tutuklu kurtarıldı.
8 Aralık’ta cezaevinin düşmesiyle kurtarılan isimlerden biri olan yazar Başar Berhum, bir gün sonra idam edileceğini belirtti. Yedi ay boyunca kapalı kalan Berhum, özgürlüğüne kavuşmasının ardından, “Tanrı’ya şükür, bana yeni bir yaşam bahşetti” dedi.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, cezaevinin düşüşünün ardından intikam yerine adaletin sağlanması gerektiğini vurguladı. Callamard, “Suriye halkı elli yılı aşkın süredir baskı altında yaşıyor. Şimdi korkusuzca yaşamaları için bir fırsat var” dedi. Ayrıca, teslim olan Esad rejimi güçlerine insanca muamele edilmesi çağrısında bulundu.