Merkez Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos’ta kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedeni Eğertutmaz Deresi'nde bulunmuştu.
Devam eden dava sürecinde, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve amca Salim Güran ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılırken, Narin’in cansız bedenini derenin kenarına sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ise 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 28 Aralık 2024’teki karar duruşmasında, 944 sayfalık gerekçeli karar yazılmıştı.
Ekol TV’ye konuşan emekli Cinayet Büro Amiri Savaş Kurtbaba, sanıkların suçu örtbas etmek için yeni stratejiler geliştirdiğini belirtti.
Kurtbaba, "Avukatlar sanıklara, 'Sizi buradan çıkarırız' dediler ama mahkeme, delillerle oluşturulan bütünlüğü net bir şekilde ortaya koymuş durumda. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi ortadan kalktı," ifadelerini kullandı.
Kurtbaba, sanıkların anne Yüksel Güran’ı hedef göstererek suçu üstlenmesini sağlamaya çalışacaklarını dile getirdi.
"Baştan beri olayın ana şüphelisinin ağabey Enes olduğunu söylüyorum. Elektrik tellerini birbirine vurdurmalarından, patates hatlar alarak yanlış ihbarda bulunmalarına kadar birçok hata yaptılar. Şimdi istinafta duruşma talep ederek, anne Yüksel’e suçu üstlenmesi için baskı yapacaklar," dedi.
Kurtbaba, mahkeme heyetine tehdit mesajları gönderildiğini ve karar sürecinde bot hesaplarla saldırılar yapıldığını ifade etti.
"Mahkeme başkanının annesine tehdit mesajı attılar. Yazı işleri müdürünü de hedef aldılar. Kriminal bürodan beni arayıp, ‘40-45 tane bot hesap saldırı yaptı’ dediler," şeklinde konuştu.
Savaş Kurtbaba, bir milletvekilinin davaya ilişkin yaptığı açıklamalara da tepki gösterdi.
"Bir siyasi partinin milletvekili, 'Aileyi tanıyorum, seviyorum. Çok şey biliyorum ama konuşamam' dediğinde bu, aileyi koruma altına aldığını gösterir.
Oysa doğru olan, ‘Burada 8 yaşında bir çocuğun ölümüne ilişkin gerçeği ortaya çıkarmak görevimizdir’ demekti. Böyle bir tutum sergilenseydi, milletvekili herkesin takdirini kazanırdı," dedi.
Davanın gidişatı, hem adaletin tecelli etmesi hem de kamuoyu vicdanının rahatlaması açısından büyük önem taşıyor.