Santorini Adası çevresinde süregelen sismik hareketlilik, Türkiye'de de yakından takip ediliyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir başkanlığında oluşturulan ekip, bölgedeki depremleri ve olası etkilerini değerlendiren bir çalışma yürüttü.
Mühendislik Fakültesi, Jeoloji ve Jeofizik Bölümleri, İzmir Meslek Yüksek Okulu ve Deniz Bilimleri Teknolojisi Enstitüsü akademisyenlerinden oluşan heyet, Ege Bölgesi'nde yaşanan sismik aktiviteler üzerine kapsamlı bir analiz gerçekleştirdi.
Rapora göre, Ege Bölgesi'nin geçmişte volkanik patlamalar ve depremlerle şekillendiği, özellikle Santorini Volkanı'nın tarihsel süreçte büyük patlamalara sahne olduğu belirtildi.
1956 yılında Santorini-Amorgos Fayı üzerinde gerçekleşen büyük deprem sonrası tsunami etkisinin modellendiği raporda şu bilgiler yer aldı:
Benzer büyüklükte bir depremin yaşanması halinde, Türkiye'nin güneybatı kıyılarında maksimum 2 metre yüksekliğe ulaşabilecek tsunami dalgalarının 500 metre içeri girebileceği öngörülüyor.
Santorini Adası'nın kuzeydoğusundaki fay, Türkiye'ye 150 ila 350 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
Güneybatı kıyılarımıza tsunami dalgalarının en erken 30 dakika, kuzeybatı kıyılarımıza ise yaklaşık 3 saatte ulaşabileceği tahmin ediliyor.
Yetkililer, olası bir deprem anında erken uyarı sistemlerinin devreye girmesiyle halkın kıyı bölgelerinden uzaklaşabileceğini ve böylece can kaybının önlenebileceğini belirtiyor.
Santorini Adası'nın kuzeydoğusundaki fay hattında meydana gelebilecek 7,5 büyüklüğündeki bir depremin, bölge halkı tarafından 9 şiddetinde hissedileceği kaydedildi.
Türkiye'nin 150-350 kilometre uzaklıkta olması nedeniyle, bu büyüklükteki bir depremin Ege kıyılarında 5 şiddetinde hissedileceği tahmin ediliyor. Raporda ayrıca şu bilgilere yer verildi:
Türkiye’de can ve mal kaybının eşik değeri 8 şiddetidir.
İzmir, Kuşadası ve Gökova Körfezi çevresinde, alüvyon zemin üzerine kurulu bazı yerleşim alanlarında, depremin şiddeti 8'e kadar çıkabilir.
Bu bölgelerde, 8 şiddetine dayanamayacak binaların tespiti ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.
Raporda, Ege kıyılarında tsunami riskinin bulunduğu ve kıyı bölgelerinde yaşayanların erken uyarı sistemleri ile bilgilendirilmesinin hayati önem taşıdığı vurgulandı.
Yetkililer, vatandaşların resmi kurumların açıklamalarını takip etmeleri ve uluslararası standartlara uygun bilgilendirme notlarının hazırlanması gerektiğini belirtti.