Kardeşi olan insanların doğum sırasına göre ailenin kaçıncı çocuğu olduğunun, geliştirdikleri karakteristik özellikler üzerinde birtakım etkiler gösterdiğini belirten Psikolog Enes Tarık Sevindik, bu yansımaların ne şekilde varlık kazanabileceğine ilişkin değerlendirmelerini aktardı.
“BU NOKTADA HEM BİYOLOJİK HEM DE ÇEVRESEL FAKTÖRLERİN OLDUĞU AŞİKÂR”
Sevindik, “Dünyaya gelme sırasının biyolojik etkileri, kanıtlara dayanmaktadır” diyerek konu ile ilgili ifadelerini şöyle sıraladı: “Karakteristik özelliklerin şekillenmesi noktasında hem biyolojik hem de çevresel faktörlerin olduğu aşikâr. Kardeş sayısı, koşullar ve kaçıncı çocuk olduğu, hayata bakış açısını şekillendirir, dolaylı olarak da karaktere etki etmektedir.”
“EBEVEYNLERİN İLGİ ODAĞI OLAN ÇOCUK, KENDİNİ ÖZEL HİSSEDER”
Adler’e göre tüm bireylerin kendilerini yetersiz hissettiğini ve bu yetersizlik duygusuyla baş edebilmek için ait oldukları bir yer bulma arayışına girdiklerini anlatan Sevindik, “Yine Adler’e göre; ebeveynlerinin ilgi odağında olan çocuklar, kendilerini özel hissetmektedir. Bu durum, ikinci çocuk gelene kadar devam eder. Sonrasında ise tabiri caizse pabucunun dama atıldığını düşünür, bundan dolayı kendi konumunu, otoritesini korumaya çalışabilir” dedi.
“SON ÇOCUK, BENMERKEZCİ DAVRANIŞLAR SERGİLEYEBİLMEKTEDİR”
Psikolog Sevindik, kardeşlerin hangisinin hangi tutumlar içerisinde bulunabildiğine değinerek “İlk doğan çocuklar daha muhafazakâr olma eğilimdedir, ebeveyn rolüne bürünebilir. İkinci çocuk ise kardeşi olana kadar büyüğüyle çekişme içindedir, ortanca konumuna geldiğinde kendini dışlanmış, haksızlığa uğramış hissedebilmektedir. Son çocuk ise bütün aile içerisinde hep küçük kalmaktadır ve ailenin en şımartılanı olmaktadır. Çoğunlukla aile bireylerinin hepsi tarafından sevilen son çocuk, benmerkezci davranışlar sergileyebilmektedir. Bunun yanı sıra daha kolay sosyal olabilmektedir” şeklinde konuştu.
“KARAKTER İLE KARDEŞ SIRASI ARASINDA DİREKT BİR BAĞ KURMAK YİNE DE YANLIŞ OLACAKTIR”
“Fakat karakter ile kardeş sırası arasında direkt bir bağ kurmak, ortak özellikler belirlemek yine de yanlış olacaktır” diyen Enes Tarık Sevindik, değerlendirmelerini şu şekilde sonlandırdı: “Tek çocuk, iki çocuklu ailenin ilk çocuğu veya ikinci çocuğu, üç kardeşin ilki, ortancası ya da sonuncusu gibi etiketler, yaşayan 8 milyar insanı birkaç kategoriye ayırmak olur ve bizi, insanın biricik olduğu hakikatinden uzaklaştırır.
Küresel düşünecek olursak; Çin’deki dört kardeşten üçüncüsü ile İstanbul’daki veya İtalya kırsalındaki dört çocuktan üçüncü sırada dünyaya gelenin benzer karakterlere sahip olduğunu varsayabilir misiniz? Ben bir psikolog olarak bunu imkânsız bulduğumu söyleyebilirim.”