(ANKARA) - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman El Sani ile düzenlenen ortak basın toplantısında, "YPG ile Suriye’deki yönetim arasında geçtiğimiz aylarda imzalanan anlaşmanın hayata geçmesini bekliyoruz. Bu konudaki hassasiyetimiz ortada. Aynı zamanda PKK'nın örgüt olarak yapılan çağrıya bir an önce olumlu cevap vermesini, silahları bırakmasını ve bölgemizde normale dönüşün önünde engel olmaktan çıkmasını bekliyoruz" dedi. Fidan ayrıca, "(Suriye'de) DEAŞ nasıl sistemden çıktıysa PKK da sistemden çıkacaktır. Ya kendi isteğiyle, barış içerisinde, sulh içerisinde çıkacak ya da başka türlü çıkacak. Ama çıkacak" ifadelerini kullandı. 

Dışişleri Bakanı Fidan, resmi ziyarette bulunduğu Katar'ın başkenti Doha'da, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı El Sani ile görüştü. Görüşmenin ardından iki Bakan ortak basın toplantısı düzenledi. El Sani şöyle konuştu: 

"Bugünkü toplantımızda geçmiş toplantımızın çıktılarını ele aldık. Hem iki ülke arasında hem de diğer bölgedeki paydaşlarımızla koordinasyonun devamlılığını nasıl sağlayabiliriz, Gazze’deki savaşı nasıl sonlandırabiliriz konularını ele aldık. Yeni Suriye yönetiminin, devleti yeniden yapılandırma ve halkın farklı kesimleri arasındaki kardeşliği pekiştirmeye yönelik adımları da desteklediğimizi ifade ettik. Katar, Suriye’deki barış çabalarını desteklemek için diğer kardeş ülkelerle iletişimini sürdürüyor. Bunlar, Suriye halkının çıkarları ve istekleri doğrultusunda olmalıdır. Ayrıca kardeş Suriye Cumhuriyeti’ne uygulanan yaptırımlardan da bahsettik. Yaptırımların kaldırılmasının zamanı gelmiştir. 

"İnsani yardımların bir silah olarak kullanılmasına müsaade edemeyiz"

Bugün ana gündemimiz Gazze’deki savaşın, Gazze’ye saldırıların devam etmesi ve İsrail işgal güçlerinin Batı Şeria'daki adımları. Daha çok yıkıma yol açılmasından dolayı 2 milyondan fazla Filistinlinin durumuna yönelik endişelerimizi tekrar yineledik. Ateşkes anlaşmasında duraksayan aşamaların yeniden yürürlüğe girmesi için 19 Ocak’ta Katar ve Mısır, ABD arabuluculuğuyla yapılan ateşkesi devam ettirmek için Mısır ve ABD'deki paydaşlarımızla çabalara devam ediyoruz ki anlaşmanın sonraki aşamasına devam edelim. Rehinelerin serbest bırakılması, bütün saldırıların durdurulması ve İsrail güçlerinin tamamıyla çekilmesi bu maddelerin arasında. Dolayısıyla bizler Filistin halkının aç bırakılmasına müsaade edemeyiz. İnsani yardımların bir silah olarak kullanılmasına müsaade edemeyiz."

"İkili ticaret hacmimiz gün geçtikçe artıyor" 

Bakan Hakan Fidan ise şunları kaydetti: 

"Türkiye ile Katar arasındaki stratejik koordinasyon, sadece iki ülke arasındaki ilişkileri ileriye taşımaya değil, aynı zamanda bölge istikrarına, bölge kalkınmasına, bölge güvenliğine katkıda bulunması açısından da fevkalade önemli diye düşünüyoruz. Türkiye ve Katar arasındaki ilişkiler, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Emir arasındaki liderlik ilişkisi ve stratejik değerlere dayanan dostluk ilişkisinden dolayı her geçen gün daha ilerliyor. İkili ticaret hacmimiz gün geçtikçe artıyor. Savunma sanayi alanındaki ilişkilerimiz ve işbirliğimiz de gittikçe ilerliyor. Aynı zamanda küresel ve bölgesel meselelerde de yakın istişare içerisinde olmaya devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Emir'in ortaya koyduğu ilkeli ve kararlı bir dış politika anlayışı var. Bu çerçevede bölgemizde barışı, istikrarı ve refahın tesisi için çaba harcıyoruz.  

"İsrail’in barışa zorlanması şarttır"

Gündemimizin ilk maddesini, maalesef yaşanan insani trajedinin ağırlığından dolayı her zamanki gibi Gazze oluşturdu. İsrail, Filistinlilere soykırım uygularken aynı zamanda uluslararası hukuku ve insanlık vicdanını da katletmekte. Gazze’ye yaklaşık 2 aydır insani yardım gitmemekte. İnsani trajedi, bütün dünya kamuoyu gözü önünde cereyan etmekte. Gazze’deki vahim durum karşısında önceliklerimiz nettir. Ateşkesin bir an evvel yeniden sağlanması, insani yardımların kesintisiz biçimde Gazze’ye ulaştırılması, İsrailli rehine ve Filistinli tutukluların karşılıklı takasının gerçekleşmesini amaçlıyoruz. Filistin tarafı kapsamlı ve kalıcı bir ateşkes sağlanmasına hazır olduğunu defaatle ortaya koymuştur. Gelinen aşamada, İsrail’in barışa zorlanması şarttır. Uluslararası toplumun bu noktada sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir. Katar’a bu konuda ortaya koyduğu çabadan dolayı çok teşekkür ediyorum.  

Önceliğimiz, bir an önce ateşkesin hayata geçtiğini görmek ve insani yardımların başladığına müşahede etmek. Biz bu noktada desteğimizi yürüyen bu çabalara vermeye devam edeceğiz. Filistin meselesinde adil ve kalıcı çözümün anahtarı iki devletli çözümdür. Antalya'da düzenlediğimiz İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Gazze Temas Grubu toplantısında bu vizyonu hep beraber teyit etme imkanımız oldu. İki devletli çözüm temelinde, Filistin ve İsrail halkları, barış içinde güvenli ve müreffeh biçimde yaşaması için çabalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Filistin’in haklı davasını desteklemeye inşallah var gücümüzle devam edeceğiz.  

"Suriye’deki terör unsurlarının tamamen temizlenmesi gerekmekte"

Suriye'de istikrar ve güvenliğin tesis edilmesi, bölgesel barış için acil bir zorunluluktur. Bu hedefe ancak bölge ülkelerinin yakın işbirliğiyle ulaşabiliriz. Suriye’de ihtilafın başından itibaren Katarlı dostlarımızla birlikte çözmeye çalıştık. Bu konuda zaten yıllardır devam eden bir yakın koordinasyonumuz var. Suriye halkının acılarını dindirmek ve ülkenin kalıcı istikrara kavuşması için beraberce çaba gösterdik. Bu işbirliğimizi Suriye’nin yeniden inşasına yönelik somut projelerle devam ettiriyoruz. Yürürlükte olan yaptırımların Suriye’de istikrarın sağlanmasını engellediği ortada. Bu yaptırımların bir an önce kaldırılması için hem Türkiye hem Katar hem ayrı ayrı hem beraber diğer paydaşlarla beraber uluslararası ve bölgesel platformlarda çaba göstermekteyiz.  

Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğine bağlılığımızı yineledik. Suriye'deki terör unsurlarının tamamen temizlenmesi gerekmekte. Suriye halkı uzun yıllardır çok büyük acılar çekti. Bizler, Suriyelilerin geleceğe umutla baktıkları bir yarının inşa edilmesine katkı sağlamaya devam edeceğiz."

"Savaşı bitirmenin zamanı geldi"

İki bakan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Katar Dışişleri Bakanı, arabuluculuk müzakerelerinin devam edip etmediğine ilişkin soru üzerine, "Müzakereler geçen haftalarda durmadı. Çabaya devam ediyordu. Çözüme ulaşmaya çalışıyorduk tarafların anlaşmaya varması için, bu savaşın sona ermesi için. Müzakerelerden beklenti şu: esirlerin serbest bırakılması ve savaşın sonlandırılması. Zannediyorum ki bu savaşı bitirmenin zamanı geldi" dedi. 

"Suriye'de terör örgütlerini devam etmesini sağlayacak hiçbir girişimi kabul etmiyoruz" 

Hakan Fidan da "Suriye'nin doğusundaki toplantı" ile ilgili bir soru üzerine, şu değerlendirmede bulundu: 

"Toplantıyı Türkiye olarak yakından takip ettik, Suriye'deki bütün gelişmeleri takip ettiğimiz gibi. Bizim Suriye ile ilgili prensiplerimiz, yaklaşımlarımız ortada. Bunlar aslında hem bölgenin sahiplendiği hem de küresel ölçüde sahiplenilen temel öncelikler ve değerler. Birincisi, biz Suriye'nin toprak bütünlüğünü hedef alan hiçbir girişimi kabul etmiyoruz, Suriye’nin egemenliğini zedeleyecek olan hiçbir girişimi kabul etmiyoruz. Suriye'de merkezi otorite dışında silah taşıma imkanı verecek olan hiçbir girişimi kabul etmiyoruz. Suriye’de terör örgütlerini devam etmesini sağlayacak hiçbir girişimi kabul etmiyoruz. Suriye’nin gelişmesini engelleyecek, halkın kalkınmasını engelleyecek hiçbir girişimi kabul etmiyoruz. Suriye’deki vatandaşların anayasal garanti temelinde eşit, hak ve özgürlüklerden istifade edebildikleri, kendi kimliklerini, inançlarını çekinmeden, güvence içerisinde ortaya koydukları bir sistemi engelleyecek hiçbir girişimi kabul etmiyoruz. Bu prensipler çerçevesinde baktığımız zaman biz gerek o toplantı gerek önceki toplantılar gerek sonraki toplantılarda da hep aynı tavrı ve yaklaşımı sergiliyoruz. Bizim için aslolan saydığımız ilkeler çerçevesinde Suriye'nin egemenliğini koruyarak, toprak bütünlüğünü muhafaza ederek saygın, kalkınmış, müreffeh bir devlet olarak bölgede ve uluslararası camiada yerini almasıdır. 

"PKK bir an önce silahları bırakmalı"

Ülkedeki her türlü etnik, dini, mezhepsel bölücülüğün karşısında olduğumuzu buradan ifade etmek istiyorum. Bununla beraber, hazırlanacak olan Suriye Anayasası'nın ve Suriye yönetiminin ülkedeki Kürt, Hıristiyan, Sünni, Nusayri, Türkmen, Arap, Dürzi bütün etnisitelere ve inanç gruplarına eşit imkanları sağladığı bir ortamı görmek istiyoruz. İnşallah yeni yönetimin bu konudaki çabalarının olumlu sonuç vereceğine inanıyoruz. Bu noktada olumlu adımlar atıldığını görüyoruz. Ama Suriye'de takdir ederseniz ki, tabiri caizse sıfırdan değil, her şey eksiden başlıyor. Gerçekten yeni yönetim çok dibe vurmuş bir miras almış durumda. Bu da aynı anda birçok kronik sorunu yönetmek durumunda. Biz Katar ile de bugün konuştuk. Bölgedeki diğer ülkelerle bir araya gelerek sadece terörle mücadele değil, diğer kalkınma konuları, ekonomi konuları, yaptırım konuları, iyi yönetişim konuları bütün bunlarda neler yapabiliriz, onu ele alıyoruz. Bunların aynı anda hayata geçmesi gerekiyor. Ama Suriye'nin içinde bulunduğu durumdan istifadeyle birtakım amaçlarını gerçekleştirmek isteyen, Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine de zarar vermek isteyen gruplara karşı durmaya devam edeceğiz.

YPG ile Suriye'deki yönetim arasında geçtiğimiz aylarda imzalanan anlaşmanın hayata geçmesini bekliyoruz. Bu konudaki hassasiyetimiz ortada. Aynı zamanda PKK'nın örgüt olarak yapılan çağrıya bir an önce olumlu cevap vermesini, silahları bırakmasını ve bölgemizde normale dönüşün önünde engel olmaktan çıkmasını bekliyoruz. 

"Allah'ın izniyle imkanlarımız var, yeteneğimiz var"

Bölgemiz yıllardır savaş, karışıklık, işgal, kan, gözyaşıyla mücadele etmekte. Artık modern zamanlarda bütün bunlardan kurtulup, müreffeh, herkesin özgürlük ve güven içerisinde yaşadığı, birbirine saygı duyduğu, herkesin kendi kimliğini, kendi inancını göğsünü gere gere taşıdığı bir sistemi inşa etmek zorundayız. Aklımız var, irademiz var, becerimiz var. Bütün bunlar varken aynı makus talihe ve kısır döngüye saplanarak yolumuza devam edemeyiz. Bunu değiştirmek, bunun dışına çıkmak Allah’ın izniyle bizim elimizde. Sadece bu noktada eski terör yöntemlerini kullanan, elinde silahla bölgedeki meşru hükümetlerin üzerine bela olmayı sürdüreceğini düşünen aktörlerin artık sistemden çıkma zamanı geldi. DEAŞ nasıl sistemden çıktıysa PKK da sistemden çıkacaktır. Ya kendi isteğiyle, barış içerisinde, sulh içerisinde çıkacak ya da başka türlü çıkacak. Ama çıkacak. Dolayısıyla, anın ruhu, zamanın ruhu bu imkanı vermişken onların da inanıyorum aklını başına alıp dikkatli şekilde düşünüp artık bundan sonra örgütün Soğuk Savaş döneminde ortaya koyduğu hedefleri değil, bölgenin barışını, bölge insanının iyiliğini esas alan inşallah bir politikaya evrilirler. Bu, beklentimiz. Bunun Suriye'de de Irak'ta da İran'da da etkileri muhakkak olacaktır. Biz her zaman için yapıcı, olumlu, insancıl, değerlere dayalı, hukuka dayalı yaklaşımımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Ama karşımızda başka ülkelerin aparatı olmayı kabul eden bir yaklaşımla, vekil unsur olarak karşımıza dikilen bir yapı devam ederse bununla da Allah'ın izniyle imkanlarımız var, yeteneğimiz var, Cumhurbaşkanlığımızın liderliği var, bütün gücümüzle, irademizle de mücadeleye devam ederiz. Ama dediğim gibi bizim önceliğimiz, sulh içerisinde, insanların hikmetle, akılla, başkasına alet olmadan hareket etmesini bekliyoruz."

"Doğru çalışırsak, tarafların iyi niyeti olursa bu kriz karşılaştığımız son kriz de olabilir"

Gazze'deki ateşkes müzakereleriyle ilgili soru üzerine Fidan, şöyle konuştu: 

"Hamas ile görüşmelerimiz devam etmekte, çeşitli kurumlarımız üzerinden, Dışişleri Bakanlığımız ve diğer kurumlarımızla. Bu konuda bizim çabalarımız Katar'ın, Mısır'ın ortaya koyduğu çabaları tamamlamaya yönelik çabalar. Burada Türkiye elinden gelen yapıcı rolü oynamaya çalışıyor. Uluslararası arenada, devam eden soykırımı ve insani trajediyi önlemeye yönelik bir diplomatik çabamız varken, diğer taraftan ateşkesin hayata geçmesi için neler yapılabilir, o konuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.  

Bizim yaptığımız görüşmelerde, Hamas’ın geldiği nokta itibarıyla biz şunu görüyoruz. Esas itibarıyla iki devletli çözümün masada olduğu herhangi bir anlaşmayı Hamas'ın daha kolay bir şekilde kabul edeceğini, ortaya çıkacak bir çözümün sadece bir ateşkesle sınırlı kalmaması, Gazze'yi ve diğer toprakları da kapsayan kapsamlı bir çözüm modeli olması dışında, aslında bu krizin bir fırsata dönüşme imkanı da var. Biz bunu Katar ve Türkiye olarak en baştan beri söylüyoruz. Eğer doğru çalışırsak, tarafların iyi niyeti olursa bu kriz karşılaştığımız son kriz de olabilir. Ama bu kriz daha sonra gelecek daha büyük krizlerin öncülü de olabilir. Bizim niyetimiz, bu krizi bir fırsata çevirip, ortak bir iradeyle kalıcı çözüme ulaşmak. Burada ABD'nin ortaya koyacağı çaba önemli, sayın Trump'ın konuya yaklaşımı önemli. İsraillilere bu konuda baskı yapılması gerekiyor."

 

 

Kaynak: ANKA