Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen “İstanbul Turizm Fuarı”nın açılış konuşmasını yaptı. İstanbul’u tarihsel, kültürel ve coğrafi anlamda “bir dünya başkenti” olarak nitelendiren İmamoğlu, “Bize ne denli güçlü bir miras olarak bırakıldığını, onu güçlendirmenin, geliştirmenin yanı sıra, korumanın da ne kadar önemli olduğunu bilen yöneticileriz. Elbette gelişme önemli, güncel gereksinimler önemli, ama bu şehrin muhafızlığını yapmak bir o kadar önemli. Bu anlayışla, İstanbul'un turizm marka değerini, her yıl daha da yukarıya artıracağımızdan eminim” şeklinde konuştu. 

"İSTANBUL BİRÇOK KONUDA DÜNYA TARAFINDAN TAKİP VE TAKDİR EDİLİYOR"

Ekrem İmamoğlu, "İstanbul, turizm anlamında sadece bir ya da birkaç stratejiyle yorumlanacak bir şehir değil. İstanbul’un ev sahipliğini yapacağı 2027 Avrupa Oyunları ve 2036 Olimpiyatları yolculuğunu da bu kapsamda ele alıyoruz. İstanbul birçok konuda dünya tarafından takip ve takdir ediliyor. Elbette ödüller kazanıyor. Ama özellikle dijital adımların İstanbul'da yine güçlü bir şekilde atıldığını da görmekteyim. İstanbul'da yapılan tarihin iyileştirilmesi, çevrenin iyileştirilmesi, özellikle doğaya verilen önem, İstanbul'un tarihi alanlarını iyileştirme konusunda İBB Miras gibi bir markanın yaratılmış olması… Emeği geçen bütüncül bu yolculuktaki arkadaşlarıma özenli bir teşekkürü yapmam gerekiyor. Kültürde, sanatta atılan ciddi adımlar ve uluslararası düzeyde ivmelenen markalaşma pozisyonları ve her açılan sergi ya da yapılan etkinliklerin tıka basa dolu olması da güçlü bir veri." açıklamasında bulundu. 

“DEVLETİN GÜCÜ, DEVLETİ YÖNETEN BİRKAÇ KİŞİDEN GELMEZ”

Devletin gücü, devleti yöneten birkaç kişiden gelmez. Devletin gücü, o ülkenin 86 milyon insanından gelir. Başka türlü güçlü bir devlet yaratılamaz." şeklinde konuşan İmamoğlu, "Sana çok güveniyorum Ekrem Başkan deniliyor. Ben diyorum, ‘Bana güvenmeyin, kendinize güvenin.’ Her insan, kendine güvenmeli. Her birey, kendine güvenmeli. Ancak öyle toplum güçlü olabilir, millet güçlü olabilir, devlet güçlü olabilir. Mesela turizm, bu anlamda inanılmaz fırsatlarla dolu. Nice deneyimler, tam karşımızda. Baktığınızda en güçlü olduğumuz sahalardan birisi. Çok iyi eğitim almış insanlar. İyi bir sermaye yönetimi var. Tek şey var: Bir araya gelememek. Geleceğiz kardeşim. Gelmek zorundayız. Bu memleket hepimizin. Yani Ankara bizim başkentimiz. Ama Ankara, moderasyon yapacak. ‘Her şeyi ben bilirim, ben yaparım’ demeyecek. Milletin aklına güvenecek. Sivil toplumun aklına güvenecek. Bunun adı nedir biliyor musunuz? Bunun adı cumhuriyettir, demokrasidir. Başka bir ismi yok." ifadelerini kullandı. 

“TURİZM, HER ŞEYDEN ÖNCE HUZUR VE GÜVENLİĞİ TALEP EDER”

"Turizm, her şeyden önce biliyoruz ki huzur ve güvenliği talep eder." diyen İmamoğlu, "Huzur ve güvenliğin olduğu ortam bizleri mutlu eder ve insanlarımızı, yani misafirlerimizi de iyi ağırlamamıza vesile olur. O bakımdan, özellikle çocuk ve kadına yönelik son dönemde gündeme oturan şiddetin önlenmesi, şehirlerin daha güvenli hale gelmesi de bu açıdan önemli bir meseledir. Güvenli şehirler, hukuk ve demokrasinin hakim olduğu yaşam, elbette hepimiz için çok önemli bir noktada. Hep birlikte bunu aşabileceğimizi de biliyorum. Niye? Az önce bahsettiğim biçimiyle, devletin kurumlarıyla bir araya geldiğimizde, aşamayacağımız hiçbir konu yok." şeklinde konuştu.

“AYRIŞTIRICI VE KUTUPLAŞTIRICI DİLDEN TOPLUMUN UZAKLAŞMASI LAZIM”

İmamoğlu, "Ayrıştırıcı dilden, kutuplaştırıcı dilden toplumun uzaklaşması lazım. Birbirini seven insanlar olduğumuzu, birbirimize hatırlatmamız lazım. ‘Bizim meydanlarımızda sevgi var’ diye bağırdıkça, bana ‘sevgi pıtırcığı’ dediler. Hayatta en çok sevdiğim yakıştırmalardan biri. Sevgi pıtırcığı olmaya devam ediyorum. Yeter ki insanlar birbirini sevsin, bütün sorunlar ortadan kalkar. Şunu söylemem lazım: Özellikle kindarlığı, öfkeyi, nefreti bu toplumun gündeminden defetmemiz lazım. Bu dili kim kullanıyorsa, toplum ona cezasını verir. Toplum; sevgiyi, iyiliği, dayanışmayı, kardeşliği vaat edenleri de sever. O bağlamda, genel anlamda ve geniş anlamda, böylesi dilin ve böylesi bir davranışın, birbirine sevgiyle, saygıyla, hürmetle bakan anlayışın Türkiye'mize ne kadar iyi geldiğini ve geleceğini de hep birlikte yaşayalım istiyorum. Turizmin sadece, az önce bahsettiğimiz sektörel anlamla bir bütüne kavuşamayacağını bilen birisi olarak bu olaya da değindim. Çünkü ‘turizm’ demek; bana göre adalettir, özgürlüktür. Turizmde yükselmek demek; demokrasidir, güvendir, huzurdur. Bunlar olmadan olur mu? Mümkün değil. Çevreye, insana, doğaya, sokaktaki canlıya, ormana, denize, ırmağına, havasına, suyuna özendir, saygıdır. Bütün bunlar olursa, memleketin turizmi daha kalıcı bir biçimde güçlenir ve en güçlü seviyeye yükselir.” diyerek sözlerini noktaladı. 

Kaynak: anka