Bebeklere veya çocuklara karşı şiddetin önlenmesi için ülkedeki ceza kanunlarında caydırıcı hükümler bulunduğunu söyleyen Avukat Ebubekir Elmalı, TV Nota’ya özel yaptığı değerlendirmelerine şöyle devam etti: “Bunlar diğerlerine göre daha ağır cezalar. Örneğin, normalde adam öldürmenin cezası TCK 81’de müebbetken suçun çocuğa yönelik işlenmesi halinde karşılığı ağırlaştırılmış müebbet oluyor. Bunun sebebi de tabii çocukların kendini koruyamayacak derece zayıf olması. Zaten faillerin de çocuklara karşı bu saldırıyı kolayca gerçekleştirebiliyor olmasının nedeni, çocukların hem fiziki hem de biyolojik olarak güçsüz olmalarından kaynaklanıyor.”

“BİZLERE VE ÇOCUKLARA YAPILAN BU SALDIRILARDA DEVLET, SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİREMEMİŞ OLUR”

Yasa koyucunun bu şekilde bir düzenleme yaparak suçu ağırlaştırılmış hale getirip cezanın caydırıcılık fonksiyonunu ön plana çıkarmış olduğunu belirten Elmalı, “Bizim derdimiz, çocuğa karşı o suç işlendikten sonra değil de işlenmeden önce devletin müdahale etmesi, böylece bu suçun önlenmesi. Caydırma yoluyla değil de koruma yoluyla önlenebilmesi. Bunu talep ediyoruz. Kaldı ki devlet için de en büyük görevlerden bir tanesi budur. Çünkü hem çocuklarımızın hem de bireylerin canları ve malları devletin koruması altındadır. Dolayısıyla bizlere ve çocuklara yapılan bu saldırılarda birinci derecede mağdur da aslında modern ceza hukuklarında devlettir. Çünkü sorumluluk kendisindedir ve devlet bu sorumluluğu koruyamamıştır” diyerek ifadelerini şu şekilde sürdürdü: “Dolayısıyla burada yapılması gereken tıpkı İstanbul Sözleşmesi’nde kadına karşı şiddetin önlenmesine ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi çocuğa karşı şiddetin ‘önlenmesi’ hakkında da düzenlemelerin oluşturulmasıdır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, bu hususta başka bakanlıklarla veya STK’larla iş birlikleri yaparak çocukların daha sağlıklı ailelerde, daha sağlıklı ortamlarda yetişmesini sağlayabilir.”

Avukat Elmalı; ayrıca “şiddet” denildiğinde sadece “öldürme”nin anlaşılıyor olmasının, toplumsal olarak bu hususta bağışıklığın çok düşük olduğunu göstediğinin altını çizerek “Öldürmek, şiddetin geldiği son aşamadır. Dolayısıyla diğerleri de öldürmeye giden yolda öncüldür” diye kaydetti.

“SÖZDE DEĞİL ÖZDE MÜCADELE EDİLMELİ”

Çocuğa karşı şiddetin önlenmesi noktasında yapılabileceklere ilişkin konuşan Elmalı, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı öncü olacak, eğer çocuk ufak bir şiddete uğramışsa hemen rahabiliteye alınacak, aile eğitime alınacak, ailenin çocuğa istenildiği gibi bakabileceğine kanaat getirilirse çocuk ailesinin yanına verilecek, aileden birinin olmayacağına karar verilirse bu çocuğun devlet koruması altında yetiştirilmesi gerekir. Bunlar nispeten yapılıyor ama yetmiyor. Çerçeveyi geniş tutarak daha özverili şekilde sözde değil özde anlamda şiddetle mücadelenin artırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Elmalı, “Şiddet uygulandıktan sonra görev hâkime düşüyor ama önlenmesinde bakanlıklara, bürokratlara, kolluk kuvvetlerine düşüyor. Denetimlerin sıklaştırılması, bu olayları azaltacaktır” dedi.

“DEVLETİN ASLİ GÖREVLERİNDEN BİR TANESİ, AİLENİN KORUNMASIDIR”

Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde cinsel istismar olayıyla gündeme gelen 2 yaşındaki Sıla bebek hakkında da değerlendirmelerini aktaran Avukat Elmalı, “Oradaki olayda maalesef bir pedofili olayı görülüyor, cinsel şiddet uygulanıyor. Anayasa’da da teminat altına alındığı üzere aile, toplumun temel taşıdır. Dolayısıyla Anayasa’da ailenin korunması görevi devletindir yani devletin asli görevlerinden bir tanesi, ailenin korunmasıdır” şeklinde konuştu.

Elmalı, sözlerini şöyle tamamladı: “O olayda adamla kadın arasında resmi nikâh yok, sağlıklı aile ortamı yok. 2 yaşındaki çocuğun olduğu ortamda alkol kullanılıyor. Bu tarz aile yapılarında -kendi çocukları da olsa- çocukları ellerine vermemeliyiz. Çünkü anne-babadan çok devletin o evladı koruma kollama hakkı var. Bu gibi durumlarda asıl cezalandırılması gereken, onu koruyan devlettir. Dolayısıyla bu tarz olayları yaşamamamız için önleyici hukuku ön plana almalıyız.”

Muhabir: Elif Aybike Demir