Yerli mühendisler tarafından geliştirilen yazılıma sahip makinelerde, ambalajlı atıkların barkodu okutularak türüne göre ayrıştırma yapılacak. Makineler, atıkları cam şişe, pet şişe ve alüminyum ambalaj olarak kategorilere ayırarak ilgili haznelere yönlendirecek.
Ambalajlı ürünler makineye atıldıktan sonra, şişe başına belirlenen depozito bedeli kullanıcıya iade edilecek. Bu ücret, alışverişlerde kullanılabilecek. Proje kapsamında makineler ilk etapta AVM ve marketlere yerleştirilecek.
"DEPOZİTO AŞİNA OLUNAN BİR YÖNTEM"
Yeni yılda hayata geçirilecek sistem hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulunan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Görgün, Depozito Yönetim Sisteminin dünya genelinde 40’tan fazla ülkede kullanıldığını ve bu sayının hızla arttığını belirtti.
Atık kelimesini özellikle kullanmadığının altını çizen Görgün, “Depozitoda, boş ambalajı çöpe atarsanız atık haline gelir, ancak atmadığınızda bu temiz bir malzemedir. Bu nedenle ona atık değil, 'stratejik hammadde' demeliyiz. Makinaya atılan bu stratejik hammaddeler, toplanarak geri dönüşüme yönlendirilir ve ekonomiye yeniden kazandırılır. Depozito, aslında hepimizin bildiği bir yöntem. Eskiden ambalajlı bir ürünü tükettikten sonra boş ambalajı geri verdiğimizde dolu bir şişe alırdık. Şimdi benzer bir yöntemle bu sistem geri geliyor, ancak bu kez para verilecek.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Erdem Görgün, sistem sayesinde Türkiye’de yaklaşık 25 milyar adet içecek ambalajının toplanacağını belirterek şunları söyledi:
"Marketten aldığımız içecekler için bir miktar daha fazla ödeme yapacağız. Bu tutara 'depozito bedeli' diyoruz. Ancak bunu ürünlerin fiyatını artıran bir unsur olarak görmemek gerekiyor. Bu, çevreyi korumak adına bir katkı. Çevre bilinci yüksek vatandaşlar olarak bu bedeli ödemeyi kabul etmeliyiz. Ambalaj boşaldıktan sonra bu makineler aracılığıyla depozito bedelini geri alabileceğiz. Türkiye genelinde kolayca erişilebilecek yaklaşık 20-30 bin depozito makinesi kurulacak."
"DOĞAYI KORUMAK İÇİN YAPIYORUZ"
Görgün, sürecin Türkiye Çevre Ajansı tarafından yürütüldüğünü vurgulayarak, sistemin tamamen dijital bir alt yapıyla çalışacağını ve cep telefonlarına özel bir depozito uygulamasının kullanılacağını ifade etti.
Cep telefonundaki QR kodun makinaya okutulmasıyla, kaç adet ambalaj atıldıysa bu miktarın e-cüzdana yükleneceğini anlatan Görgün, şöyle devam etti:
"Makinalarda biriken ambalajların yönetimi oldukça önemli. Vatandaşlar neyi, nereye attı? Makinede kaç ambalaj birikti? Bu ambalajları kim alacak ve nereye götürecek? Tüm bu süreçlerin şeffaf bir şekilde izlenebilmesi için veri akışının etkin çalışması gerekiyor. Sahtecilik gibi durumların önüne geçmek için materyalin hareketini veri tabanında takip etmeliyiz. Bu işi doğayı korumak için yapıyoruz ve elbette bunun bir maliyeti var. Bu bedeli ödemek zorundayız."
Görgün, Avrupa’da atık ve boş ambalaj toplama sistemlerinin hızla yaygınlaştığına dikkat çekerek, Türkiye’de de bu konuda kapsamlı bir altyapının kurulduğunu söyledi. "Türkiye Çevre Ajansı, iki yıl önce Darphane Genel Müdürlüğü ile anlaşarak dijital bir sistem oluşturdu. E-cüzdanlar hazır ve makineler birbiriyle haberleşebilecek şekilde konumlandırılacak" ifadelerini kullandı.
Hem atık yönetimi hem de endüstri sektörünün depozito iade sistemine büyük ihtiyaç duyduğunu ifade eden Prof. Dr. Erdem Görgün, "Şu anda atıklarımızın yaklaşık yüzde 10’unu sokak toplayıcıları sayesinde toplayabiliyoruz. Ancak sağlıklı bir toplama sistemimiz yok. 2035’e kadar bu oranı önemli ölçüde artırmamız gerekiyor. 2050’de ise sıfır karbon hedefimiz var. Ya bu hedefi gerçekleştireceğiz ya da sıcağın etkisiyle yaşam kalitemiz düşecek, açlık çekilecek ve tarım sektörü büyük zarar görecek" değerlendirmesinde bulundu.
ÇEVRE BİLİNCİ GELİŞECEK
Prof. Dr. Erdem Görgün, Depozito Yönetim Sistemi'nin doğayı koruma adına öneminin insanlara iyi anlatılması gerektiğini vurguladı. Avrupa’da bu sistemin büyük bir keyifle uygulandığını ifade eden Görgün, çocukların ve üniversite öğrencilerinin bu dönüşümden harçlıklarını çıkardığını belirtti.
Toplumun çevre bilincinin bu sayede gelişeceğinin altını çizen Görgün, "Depozito Yönetim Sistemi, yeni yılla birlikte uygulamaya konulacak. Bu sayede hem doğayı, iklimi ve çocuklarımızın geleceğini koruyacağız hem de yüz milyonlarca avroyu ekonomiye kazandıracağız. Atıkların toplanmasındaki en büyük motivasyonumuz çevre ve ekonomi olmalı. Türkiye'nin, Avrupa’daki gibi genişletilmiş üretici sorumluluğu politikasının altyapısını hızla oluşturması gerekiyor. Aksi halde iklim değişikliğiyle mücadelede başarısız olabiliriz. Bunun sonucunda sanayimiz, Avrupa ile ticaret yapamaz hale gelebilir. Bu nedenle herkesin konuya duyarlı yaklaşması gerekiyor" dedi.
"DEPOZİTO BEDELİ İADE EDİLECEK"
Depozito iade otomatlarının üretimini yapan firmanın sahibi Ayşegül Eroğlu ise sistem üzerinde 4 yıldır çalışıldığını belirtti. Paris İklim Anlaşması doğrultusunda, 2030’a kadar ambalaj atıklarının yüzde 65 oranında azaltılması hedefi doğrultusunda Depozito Yönetim Sistemi’nin hayata geçirileceğini aktaran Eroğlu, Türkiye Çevre Ajansı ile çalışmaların sıkı bir şekilde ilerlediğini ve sistemin uygulamaya hazır hale geldiğini ifade etti.
Eroğlu, "Vatandaşlar, içecek alırken bir depozito bedeli ödeyecek. Tüketim sonrasında şişe ve plastikleri geri götürerek ödedikleri depozito bedelini iade alabilecekler. Biz, geri dönüşümün en sağlıklı ve temiz şekilde yapılmasını, bu ürünlerin tekrar gıdada kullanılabilir hale getirilmesini ve sahteciliğin önlenmesini sağlayan makineler üretiyoruz. Bu makinelere, Depozito İade Makinaları, kısaca DİM diyoruz" diye konuştu.
"2025'te BU MAKİNELER SAHADA OLACAK"
Eroğlu, Depozito İade Makinelerinin (DİM), Teknofest gibi çeşitli organizasyonlarda ve çevre haftalarında tanıtıldığını belirterek, "2025 yılında bu makineler sahalarda yerini almaya başlayacak. Daha çok AVM'ler ve marketlerde bulunacak. İçecek atıklarının yalnızca geri dönüşüme değil, döngüsel ekonomiye kazandırılması gerekiyor. Bu, içecek ambalajlarının tekstil yerine yeniden gıda endüstrisinde kullanılmasını sağlamak anlamına geliyor. Bu nedenle içecek atıklarının temiz bir şekilde ayrıştırılması ve dönüştürülmesi büyük önem taşıyor. DİM makineleri ise bu süreç için temiz hammadde kaynağı sağlıyor" dedi.
"MAKİNELER SAYESİNDE TEMİZ OLACAK"
Eroğlu, mevcut ambalajların döngüsel ekonomiye kazandırılmasıyla yurt dışından atık ithal etme zorunluluğunun ortadan kalkacağına dikkat çekerek, makineler sayesinde ambalajların temizliğinden emin olunduğunu vurguladı.
Makinaların kullanımı hakkında bilgi veren Eroğlu, "Çevre Ajansı ve Darphane'nin oluşturduğu mobil bir aplikasyon var. Bu sistemi bir ATM gibi düşünebilirsiniz. Kullanımı oldukça basit. İlk olarak QR kodunuzu okutuyorsunuz, ardından elinizdeki plastik veya cam şişeyi makineye attığınızda depozito iade bedeli dijital cüzdanınıza aktarılıyor. Burada biriken paralar alışverişte kullanılabilir.
Bu makineleri Türkiye topraklarında üretiyoruz ve yüzde 75’inden fazlası yerli olacak şekilde tasarlanıyor. Ancak bu makineleri herkes üretemiyor. Devlet projesi olduğu için lisans ve tescil gerektiriyor" ifadelerini kullandı.