Prof. Dr. Bedii Cicik, denizatlarının kemikli balıkların Syngnathidae familyasına ait canlılar olduğunu belirterek, dünyada 33 türü bulunan denizatlarından sadece 3 türünün Türkiye sularında varlığını sürdürdüğünü ifade etti. Denizatlarının yaşam alanlarının genellikle denizlerin kıyıya yakın kesimleri olduğunu vurgulayan Cicik, bu bölgelerin kirlilik ve avcılıkla tehdit altında olduğunu söyledi. Cicik, "Avcılık dışı yakalanmalar ve kirliliğin etkisi, denizatlarının sayılarının günden güne azalmasına neden olmaktadır" dedi.

EKOSİSTEMİ OLUMSUZ ETKİLİYOR

Denizatlarının, özellikle deniz akvaryumlarında, süs eşyası olarak ve geleneksel Çin tıbbında ilaç yapımında kullanıldığını belirten Prof. Dr. Cicik, bu durumun denizatlarının ekosistemdeki rolünü olumsuz etkilediğini ifade etti. Ayrıca denizatlarının ortalama yaşam süresinin 5 ila 10 yıl olduğunu ve erkeklerin doğurduğu canlılar olduğunu söyledi. Dişi denizatları, yumurtalarını erkeklerin karın bölgesindeki kese içerisine aktararak döllenme sağlıyor ve yavrular canlı bir şekilde doğuyor.

YAŞAM ALANLARININ KORUNMASI GEREKİYOR

Denizatlarının neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Cicik, denizatlarının yaşam alanlarının korunmasının önemini vurguladı. "Avlanma esnasında denizatları otomatikman ağlara takılacaktır. Bu nedenle, yakalanan denizatlarının zarar vermeden denize atılması hayati önem taşımaktadır" dedi. Ayrıca, deniz çayırlarının korunmasının denizatlarının geleceği için kritik olduğunu ifade etti.

MEÜ Deniz Canlıları Müzesi dalış ekibiyle düzenli olarak Mersin Körfezi’nde dalış yaptıklarını belirten Prof. Dr. Deniz Ayas, son yıllarda denizatlarının daha nadir göründüğünü söyledi. Ayas, bunun nedenleri arasında iklim değişiklikleri, kirlilik ve deniz çayırlarının tahrip olmasını gösterdi. Ayas, denizatlarının yaşam alanlarının korunmasının, bu türlerin geleceğini güvence altına almak için gerekli olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Ayas, Mersin Körfezi’nde denizatlarının yaşam alanı olan deniz çayırlarının korunmasının önemine değindi ve bu bölgelere yönelik koruma çalışmalarının artırılması gerektiğini ifade etti.

Kaynak: Haber Merkezi