(MERSİN) - CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması için her hafta sonu Türkiye’nin farklı bir ilinde düzenlediği ''Millet İradesine Sahip Çıkıyor'' mitinginin üçüncüsü yarın Mersin'de yapılacak. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, yarın yapılacak mitinge ilişkin "Yanınıza gelmeyen, sizi dinlemeyen bu vekilleri affetmeyin. Biz buradayız, burada olmaya devam edeceğiz. O yüzden yarın gelin, yarın meydanda olalım. Tutsak olan, esir alınmış Cumhurbaşkanımız Ekrem İmamoğlu'na, ailesine hep beraber sahip çıkalım" dedi. 

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve CHP İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması için Mersin'de yapılacak ''Millet İradesine Sahip Çıkıyor'' mitingine ilişkin Erdemli İlçe Başkanlığı önünde açıklamalarda bulundu.

CHP'li Enginyurt, "CHP, adaletin, hakkın, hukukun partisi. CHP asla bu ülkeye ihanet etmeyenlerin partisi. CHP asla bebek katilini Meclis'e çağırmayanların partisi. İnşallah yarın daha güzel günler görmek dileğiyle. Her şey çok güzel olacak" diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da şunları kaydetti:

"Bakın ülkemizde adalet altüst olmuş. Seçilmiş belediye başkanları, milyonların oyunu almış cumhurbaşkanı adayı, milletvekili gazeteciler, çiftçiler, gençler cezaevinde. Ülke yasaklarla yönetiliyor. Biz de diyoruz ki 'adalet istiyoruz'. Adil bir düzen istiyoruz. Çiftçinin, emeklinin, milletin ezilmediği bir dünya istiyoruz. Bu suç mu? Erdemlilere soruyorum. Bunu istemek suç mu? Bir gün de olsa limon ihracatını yasakladı. Sığır ithal ediyorsun. Şeker kamışı ithal ediyorsun. Yahu İsrail'le ihracat yapıyorsun. Ama limonu, ihracatını yasaklamaya kalkıyorsun. Ne dedik Meclis'te? 'Sakın bir daha limona dokunma, bu çiftçi seni affetmez'. Traktör sayıyorlar Yozgat'ta. Gelin Erdemli'ye, biz 3 gündür sokaktayız, pazardayız, çarşıdayız, bu yollardayız. Nerede Cumhur İttifakı'nın milletvekilleri soruyorum. Emekliyle, çiftçiyle, gençlerle neden dertleşemiyorlar? Halka hesap verecek, sokağa çıkacak yüzü olmayanlar bizi mahkeme kararlarıyla tehdit ediyorlar. Korkmuyoruz, kokmayacağız. 

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Cumhurbaşkanı Anıtkabir'e gelmedi, Meclis'e gelmedi. İki tane bakan geldi, bakan. Anıtkabir'den korkmayın, onur duyun. O büyük adamla onur duyun. Atatürk'le onur duyun. Bir şehit verdik, evladımızı şehit verdik. Milli Savunma Bakanı konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor. Diyor ki 'Bu arada da bir şehit verdik'. Bu arada bir şehit vermedin. Bu vatan için bir şehit verdin sen. Ve olayı nasıl anlatıyor? 'Oradan bir drone geldi, Mehmetçiğe çarptı, o da öldü'. Yazıklar olsun sana. Bu ülkenin Milli Savunma Bakanı, sözlerine başlarken elini kalbine getirecek, başını önüne eğecek ve diyecek ki en başta 'Şehidim var Türkiye başın sağ olsun'. 'Bu arada şehit verdik' diyecek ve o koltukta oturacak. Bunlar milliyetçi falan değil. Milliyetçiliği zamana, mekana yere göre kullanan konjonktürel fırıldak bunlar. Bunların bayrakla,vatanla, toprakla alakaları yok. Dün bizim hakkımızda sahte videolar düzenleyip burada bu kahvede, bir AKP ilçe yöneticisi sahte videoyla Karayılan'la görüşüyormuşsunuz dedi. Hatırlayan vardır. Ben de dedim; 'Merak etme biz görüşmedik ama seçinden sonra onlar görüşür' dedim.
 
"Tehditten korkmuyoruz"
 
Cemal ağabey doğru söylüyor. Bunları söylediğimiz için beni tehdit ediyorlar. 34 tane açık tehdit aldım. Bunlardan bir kısmı burada bulunan -ki MHP oy veren çok değerli seçmenler var- onlar hepsinin başımın tacı ama milletvekilleri, yöneticileri şahsımı ölümle tehdit etti. Bak ben buraya nasıl geldim? Elimi kolumu sallayarak gelmiyorum. Benim korumam burada, burada, yukarıda Allah koruyor bizi Allah. Ama önemli gezilerde Doğu'da, Güneydoğu'da, memleketimin dışında, tehdit aldığım yerlerde koruma istediğim zaman bugün bana bir yazı geldi. Bana koruma vermemişti İçişleri Bakanı. Ama Yeni Akit, Yeni Şafak havuz medyasının o kirli ama süslü görüntülü tiplerinin hepsinde korumalar, devletin koruması var. Ben soruyorum uzun yıllar milletvekilliği yaptın Cemal ağabey. Bu ne demek? Bu devlet sizin babanızın malı değil. Bu devlet milletin, bu devlet hepimizin Erdemli'nin, Gülnar'ın, Tarsus'un, Türkiye'nin devleti. Bana koruma vermiyorsun. Beni halk korur. Beni Allah korur. Ama ey İçişleri Bakanı yarınlarda sen sokağa çıkamayacaksın Ali Yerlikaya. Bu halk senin yüzüne bakmayacak. Soruyorum: TV kanallarına, çakarlı arabalarla gelen partimize bize iftira atan o gazetecilere koruma verirken tehdit edilen CHP'nin milletvekillerine koruma vermiyorsun. Ama ne yaparsan yap. O benim polisim beni korur, bizi korur. Tehdit, tehdit etsinler. Tehditten korkmuyoruz. Asla da korkmayız. Hakaret etsinler. Asla da korkmayız. Biz halkın hakaretinden, halkın nefretinden, halkın kızgınlığından korkarız. Şükürler olsun ki bunu da bugün itibariyle Allah onlara nasip etti. Onlar halkın duasını alsınlar.
 
"Biz sokaktayız, pazardayız"
 
Ben son kez söylüyorum: 13 milletvekili seçildik. 13 kişiyiz biz. Bakın biz sokaktayız, pazardayız. 7 yılda buraya 17 kez gelmedim mi bu kahveye? Soruyorum. Burada çay içmedik mi? Buradaki evlere gelmedik mi? Gelmedik mi Sayın Başkan? Geldik. Peki 13 milletvekili seçti Mersin halkı. Neredesiniz? Limon dökülürken, domates dökülürken, çiftçi icradayken, emekli açken, gençler okula gidemezken neredesiniz siz? Affetmeyin. Yanınıza gelmeyen, sizi dinlemeyen bu vekilleri affetmeyin. Bak biz buradayız, burada olmaya devam edeceğiz. O yüzden yarın gelin, yarın meydanda olalım. Tutsak olan esir alınmış Cumhurbaşkanımız Ekrem İmamoğlu'na, ailesine hep beraber sahip çıkalım. Mersin'le o kadar güçlü bir ses verelim ki o Beştepe'nin sarayın, o cam altın varaklı duvarlarını sallasın. Yapalım mı bunu? O zaman yarın buluşuyor muyuz? Biz sizi çok seviyoruz. Her koşulda da sizi seveceğiz. Seçimden seçime değil, gönülden gönüle her gün, her vakitte yanınızdayız."

Kaynak: ANKA