Haber: Gülara SUBAŞI/ Seyfi ÇELİKKAYA Kamera: Dursun ALKAYA/Tunahan GÜLER
(YOZGAT) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Açık ve net her darbenin bir cuntası olur bu darbenin de bir cuntası var. Her cuntanın bir karargahı olur, bu cuntanın karargahı da Beştepe'deki Saray'dır. Bugün Erdoğan'ın görevlendirdiği hakem AK Parti'nin formasını giymiştir. Rakibine haksız kırmızı kart göstermiştir. Biz buradan bu haksızlığa sonuna kadar direneceğimize ifade ediyoruz. AK Parti'nin MHP'nin vicdanlı insanlarına da sesleniyoruz, bu haksızlık yapanları, kul hakkı yiyenlere, bu iftira atanları daha fazla sırtınızda taşımayın. Devletin kapısını millete kapatanlara, adalet kapısını millete kapatanlara, gelir kapısını millete kapatanlara artık milletin de kapıyı kapatması; onları dışarıda bırakması ve kendisini kim düşünüyorsa onlara sahip çıkması gerekmektedir" diye konuştu.
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve erken seçim için düzenlenen ''Millet İradesine Sahip Çıkıyor'' mitinglerinin ikinci adresi Yozgat oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şunları söyledi:
"Açık ve net her darbenin bir cuntası olur bu darbenin de bir cuntası var. Her cuntanın bir karargahı olur, bu cuntanın karargahı da Beştepe'deki Saray'dır. Her cuntanı silahları vardır bunun silahı yandaşlaştırdığı yargıdır. Her silahın bir mühimmatı vardır Bu yargının mühimmatı ise yalandır, iftiradır. Namuslu hakimlere, savcılara bütün saygımızla birlikte bu iftiracılara, yalancılara asla teslim olmayacağız. Yozgat'ta çiftçilerimizle birlikteyiz. Yozgatlı çiftçi geçtiğimiz günlerde donda elinde kirazını, kayısısını, şeker pancarını kaybetti. Bu don felaketinde yurdun dört bir yanında cevizinden üzümüne, elmasından pancarına, fındığından çayına zeytin ve narenciyesine kadar tüm ürünleri zarar gördü. Çiftçiler bir ses, destek bekledi ama maalesef devletin şefkatli elini görmek yerine Erdoğan, 'Birkaç bölgede bazı yerlerde sıkıntı görülüyor, korku salmak için manipülasyon yapıyorlar' dedi. Afet bölgesi ilanına zararların karşılanması talebine asla ve asla ses çıkarmadılar. Tarım Sigortaları Havuzu'na (TARSİM) hedef gösterdiler ancak ve ancak beş tarladan biri TARSİM'li dördü değil. Maalesef Tayyip Erdoğan bunları duymuyor. Maalesef don sadece havada değil, Tayyip Erdoğan'ın vicdanı da, kalbi de donmuştur. Biz çiftçimizi kaderine terk etmeyeceğiz. Tespitlerin yapılmasını TARSİM'li olanın TARSİM'den, olmayanın hazineden zararların karşılanmasını, çiftçilerimize devletin sahip çıkmasını istiyoruz ve bundan sonrası için de aynı beklentiyi ifade ediyoruz.
''İstanbullular kanalı değil, İstanbul'un geleceği için Ekrem Başkan'ı tercih etmişlerdi''
Ekrem Başkan'ın içeride olmasından istifadeyle bir kez daha Katarlılara verdiği sözü tutmak için seçimden önce sorulduğunda 'Kanal İstanbul gibi bir şeyimiz yok' diyen yani İstanbullu'nun kanal istemediğini bilip yalan söyleyenler hızla Kanal İstanbul projesine giriştiler. İstanbul'un su içtiği Sazlıdere'yi su kaynağı olmaktan çıkardılar, çevresini imara açtılar. Onlarca müteahhit firmayı davet edip 24 bin konutun inşaatına telaşla başladılar. İstanbul'u kazanırken Ekrem Başkan ne demişti, 'Ya kanal ya İstanbul'. İstanbullular kanalı değil, İstanbul'un geleceği için Ekrem Başkan'ı tercih etmişlerdi. İstanbul'un muhafızı şu anda Silivri'de yatsa da İstanbul'u korumaya İstanbul'a sahip çıkmaya devam ediyor. Buradan biz de Ekrem Başkan'ımızla birlikte diyoruz ki 'İstanbullu'nun istemediği yaptırmayacağız, İstanbul'a hançer vurdurmayacağız.'
"Sözde Filistin'e sahip çıkacak olan Erdoğan suspus durmaktadır"
Bir yandan Gazze'de büyük bir yıkım var, biz Bülent Ecevit ile Yaser Arafat'ın dostluğundan Deniz Gezmiş ile arkadaşlarının Filistin'le yaptığı dayanışmadan bugün de Filistin'in yanındayız, İsrail'in karşısındayız. Ömrü boyunca Filistin davasını istismar eden Erdoğan şimdi Trump'ın karşısında suspus olmuştur. O Trump Gazze'yi boşaltmayı oraya oteller, kumarhaneler yapmayı denizdeki hidrokarbon doğalgazı yataklarına çökmeyi planlamaktadır. Erdoğan'ın gözünün içine baka baka Filistinlileri diğer Arap ülkelerine ve Türkiye'ye yollamaktan oraya tehcir uygulamaktan, Gazze'ye çökmekten bahsetmektedir. Sözde Filistin'e sahip çıkacak olan Erdoğan suspus durmaktadır. Buradan biz şunu söyleyelim, Yeniden Refah'ın çizgisini de Saadet Partisi'nin çizgisini de diğer muhalefet partilerinin çizgisini de tebrik ediyor, Erdoğan'ın çizgisini lanetliyorum.
''Kazakistan'ın, Kırgızistan'ın, Türkmenistan'ın, Özbekistan'ın Güney Kıbrıs'ta büyükelçilik açması Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikasının iflasıdır''
Bir diğer husus bu iktidarın dış politikası çökmüştür. Maalesef etle tırnak olduğumuz can Azerbaycanımız ve Türkiye Cumhuriyetlerimiz var ama bu iktidar oralarla da ilişkileri sağlıklı götürememiştir. 4 Nisan'da AB ülkeleri Türk cumhuriyetleriyle Semerkant'ta bir araya gelmişler. Güney Kıbrıs'ı tanımışlar, Kuzey Kıbrıs'ın varlığını reddetmişlerdir. Kazakistan'ın, Kırgızistan'ın, Türkmenistan'ın, Özbekistan'ın Güney Kıbrıs'ta büyükelçilik açması Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikasının iflasıdır. İktidarın hamasetle yürüttüğü dış politikası içinde bulunduğumuz dönemde iflas etmiştir. Soruyorum işleri bu noktaya nasıl getirdiniz? Siz bu Türk devletleri teşkilatını kurduğunuzda yıllardır Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyacaklar diye beklediklerimiz nasıl oluyor da Güney Kıbrıs'ı tanıyorlar? Biz bu büyük felakete asla sessiz kalmayacağız. Erdoğan'a soruyorum, nasıl bir pazarlıkla Ege'deki haklarımızdan vazgeçiyorsun? Kıbrıs'tan vazgeçiyorsun, Filistin'den vazgeçiyorsun? Trump'a ne yapıyorsun da bu ülkenin menfaatlerini haksızca satıyorsun? Yazıklar olsun.
Size buradan son sözüm şudur. AK Partililer ve MHP'lilerin vicdanlarına sesleniyorum. Örneğin bir futbol maçında rakibinizin haksız yere kırmızı kart görmesi sizi sevindirir mi yoksa iyi olmadı mı dersiniz. Hakemin sizin takımınızın formasıyla çıkıp rakibin aleyhinde düdük çalmasına iyi oldu mu dersiniz yoksa eşit bir mücadele mi istersiniz? O yüzden şöyle düşünün, bugün Erdoğan'ın görevlendirdiği hakem AK Parti'nin formasını giymiştir. Rakibine haksız kırmızı kart göstermiştir. Biz buradan bu haksızlığa sonuna kadar direneceğimize ifade ediyoruz. AK Parti'nin, MHP'nin vicdanlı insanlarına da sesleniyoruz, bu haksızlık yapanları, kul hakkı yiyenlere, bu iftira atanları daha fazla sırtınızda taşımayın. Devletin kapısını millete kapatanlara, adalet kapısını millete kapatanlara, gelir kapısını millete kapatanlara artık milletin de kapıyı kapatması; onları dışarıda bırakması ve kendisini kim düşünüyorsa onlara sahip çıkması gerekmektedir. Biz Yozgat'ın çiftçisinin de emeklisinin de sonuna kadar arkasındayız. Onların da Yozgat'taki bütün sosyal demokratların yanı sıra muhafazakar demokratların, milliyetçi demokratların, liberal demokratların, Kürt demokratların Türkiye'nin geleceği için omuz omuza vermesi gerektiğini savunuyoruz.
''Siz kazanacaksınız acil bir vergiyle eşitçe bölüşeceğiz''
Yozgat beni duyuyor mu? Türkiye Yozgat'ı duysun Ekrem Başkan'a sonuna kadar sahip çıkmaya var mıyız? Traktörlerin sesi dünyaya duyurmuştu hepimizin sesini bu meydanın sesi de emin olun hem Silivri'ye kadar gidiyor Ekrem Başkan'ın gözleri doluyor, arkadaşlarımızın gözleri doluyor hem de bu sesler Beştepe'ye kadar gidiyor. Bu zülmün sonuç vermediğini herkes görüyor. Dünyanın en büyük imza kampanyası ile Türkiye'deki seçmenlerin yarısından bir fazlasının imzasını alarak o imzaların notere tespit ettirerek dünyaya ilan edecek Erdoğan'a güvensizlik oyu verecek ve şöyle sesleneceğiz, 'adayı yanımda sandığı önümde istiyorum.' Sandığı önünüze istiyor musunuz, o zaman hep birlikte kampanya sarılmaya devam edeceğiz. Son sözüm sizi korkutuyorlar ki 'CHP gelirse çok kötü olur.' Aksine iyi olur siz kazanacaksınız acil bir vergiyle eşitçe bölüşeceğiz.
"Türkiye Cumhuriyetini 100 yıl sonra bir kez daha ayağa kaldıracağız"
Aynı şekilde Yozgat'taki Yozgat üzerinden tüm Türkiye'deki geçmişte CHP'ye hiç oy vermeyen muhafazakar seçmenlere, muhafazakar seçmenlerin ailelerine ve buradan Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı olarak açıkça ifade ediyorum ki sizi kaygılara sevk ederek yaşam biçiminize müdahale ederler diye yalan ve iftira atarak aslında açlıktan, yoksulluktan, düşük emekli maaşından, düşük asgari ücretten, çocuğunun aldığı eğitimden şikayetçi milyonları zorla yanlarında tutmaya çalışıyorlar. Namusumuz ve şerefimiz üzerine ant içeriz ki Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı demokrasiyi getirecek özgürlükleri getirecek kimsenin ne yaşam biçimine müdahale edecek ne de kimsenin geleceğinde endişeleneceği hiçbir kısıtlama olmayacak. Zaten bu iktidar bu yalanla, iftirayla sizi yoksulluğa, işsizliğe mahkum ederek ve katlanıp yine de bunlara oy vermeye uğraşıyor. Ama CHP iktidarında Avrupa Birliği'ne girilince Avrupa Birliği'ndeki ülkelerin hangisinde açlık sınırının altında asgari ücretli var, sen de olmayacaksın. Hangisinin açlık sınırının yarısına en düşük emekli maaşı var, sende olmayacaksın. Avrupa Birliği'ndeki zenginlikle özgürlüklerde bizimle birlikte olacak. Kimsenin ne inancına ne yaşam biçimine kimseye ilişmeyecek. Partinin başında üniversitede arkadaşları başörtülü diye sınıfa sokulmadığında onlarla birlikte eylem yapan Özgür Özel var. Kimsenin endişesi olmasın. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle bu ülkenin tüm renkleri bu ülkenin gücüdür. Atatürk bu renkleri, bu güzel mozaiği çok güçlü bir harçla birbirine tutturmuştur. Biz birbirini seven birbirine güvenen birbirine inanan insanlar olarak Türkiye Cumhuriyetini 100 yıl sonra bir kez daha ayağa kaldıracağız. Size söz veriyorum biz haklıyız, biz başaracağız, hep birlikte biz kazanacağız.
Özel, Yozgat'tan İmamoğlu ve tüm siyasi tutuklulara selam yolladı
Buradan Silivri zindanında yatan başta Ekrem Başkan, tüm arkadaşlarımıza ve Türkiye'deki tüm siyasi tutsaklara selam olsun. Haklarında hiçbir mahkeme kararı olmadan içlerinden atılanlara, mahkemeyi kazanıp da geri dönemeyen mazlumlara, KHK mağdurlarına selam olsun. Bundan sonra atanamayan bir milyon öğretmenden 15 binini atayanlara yazıklar olsun. Gelecek güzel günler için tüm öğretmenlere, gençlere selam olsun. Beni buraya çağıran köylülere sözüm olsun ki, biz bu son cumhurbaşkanı gibi sıkışınca size 'al ananı da git' diyenlerden değil, ilk cumhurbaşkanı gibi 'köylü milletin efendisidir' diyenlerdeniz. Hepinizi çok seviyorum bu çetin şartlara bu rüzgara bu yağmura rağmen buradasınız. Bundan sonra Yozgat bizim uzak duracağımız değil, sık sık uğrayacağımız ve sahip çıkacağımız bir kenttir. Yozgat'ı seviyoruz, Türkiye'yi seviyoruz, ülkemizi seviyoruz. Biz birbirimizi seviyoruz hep birlikte tüm kötülükleri yeniyoruz yolumuz açık olsun. Tüm siyasi partilere, burada bizimle birlikte olan tüm sendikalara, derneklere selam olsun. Yozgat'a selam olsun, Yozgat'ın bütün demokratlarına selam olsun. Yozgat tarihe geçmiştir, tarih yazmıştır. En büyük alkışlar Yozgat'a gelsin.''
(Son)