Haber: Esra TOKAT
(ANKARA) - CHP’nin 4-5 Kasım 2023'teki 38. Olağan Kurultayı'nın iptali ve yetkili kurullarının görevden uzaklaştırılması talebiyle açılan davanın görülmesine başlandı. CHP'nin avukatı Çağlar Çağlayan, "Bugün önümüzde Türk siyasi tarihi açısından tarihi bir duruşma var. Şu anda elimizde bir süper dava var. CHP’nin son olağan kurultayından itibaren attığı her adımın iptali, adeta partinin mahkeme eliyle yönetilmesi istenilmektedir. Türkiye son günlerde yargı eliyle dizaynın örneği olacak pek çok hukuksuzluk yaşamıştır. Bu davaların açılma nedeni de aynı şekilde CHP’yi dizayn etme ümididir" dedi. Duruşma, YSK’ya yapılan başvuruların ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında kurultaya ilişkin devam eden soruşturmanın sorulması için 26 Mayıs'a ertelendi.
CHP'den ihraç edilen eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile delegeler Yılmaz Özkanat, Hatip Karaaslan ve Kamile Bahar Önal’ın 4-5 Kasım 2023'teki 38. Olağan Kurultayı'nın iptali ve yetkili kurullarının görevden uzaklaştırılması talebiyle ayrı mahkemelerde açtığı ve Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde birleştirilen davanın görülmesine başlandı.
Duruşmaya davacıların avukatı Onur Yusuf Üregen ile davalı CHP'nin avukatları katıldı.
"Tarafımızca olağanüstü kurultayın iptali için de dava açılacak"
Dosyaya giren evrakın tutanağa geçirilmesinin ardından taraflara beyanları soruldu.
Davacı avukatı Üregen, "ortada ciddi bir hukuksuzluk bulunduğunu" savunarak, şunları söyledi:
"Olağan Kurultay ve burada alınan kararlar sakat olduğundan dava açtık. Akçeli işler ve hukuksuzlukla elde edilen kararlar nedeniyle Özgür Özel’in CHP Genel Başkanı seçilmesi de yok hükmündedir. Yok hükmünde olan Özgür Özel’in kararıyla yok hükmünde olan olağanüstü kurultay kararı alınmıştır. Tarafımızca olağanüstü kurultayın iptali için de dava açılacaktır. Öncelikle Özel kurultay kararı alamaz, çünkü hakkında ceza soruşturmaları başlatılmıştır. PM’ye aday olmak isteyen kişilere imza ve bilgilerin getirilmesinin şart koşulmuş olması nedeniyle turnikeler ve güvenlikler eliyle aday olmak isteyen kişilerin salonlara girişleri engellendi. CHP kurultayları tarihinde en düşük sayıda kişinin PM’ye aday olduğu kurultay olmuştur. 6 Nisan’da gerçekleşen Olağanüstü Kurultay’da üyelere sadece Özgür Özel’in belirlediği listeye oy verilmesi söylenmiştir.
8 Ekim 2023’te düzenlenen CHP İstanbul İl Kongresi de suç kapsamlı eylemler nedeniyle yok hükmündedir. Seçilen 196 kurultay delegesi de delege niteliğine sahip olamayacaktır. Bu 6 Nisan seçiminde 196 delege de oy kullanmıştır. Bu gerçeklik 6 Nisan’daki Olağanüstü Kurultay'ın da yok hükmünde olduğunu kanıtlar niteliktedir. Eldeki davanın ve tüm tedbir taleplerimizin kabulünü alep ederiz."
"Siyasi faaliyette bulunma özgürlüğü engellenmeye çalışılıyor"
CHP'nin avukatlarından Çağlar Çağlayan da iddiaları kabul etmediklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Bugün önümüzde Türk siyasi tarihi açısından tarihi bir duruşma var. Şu anda elimizde bir süper dava var. CHP’nin son olağan kurultayından itibaren attığı her adımın iptali, adeta partinin mahkeme eliyle yönetilmesi istenilmektedir. Türkiye son günlerde yargı eliyle dizaynın örneği olacak pek çok hukuksuzluk yaşamıştır. Bu davaların açılma nedeni de aynı şekilde CHP’yi dizayn etme ümididir. Bu süreçte 10 Şubat tarihinden itibaren neredeyse haftada en az iki defa CHP’ye kayyum atanacağı, mevcut yönetimin el çektirileceği, kolluk ile genel merkeze girileceği yönünde söylentiler çıkarılmış, siyasi faaliyette bulunma özgürlüğü bu söylentiler ve savcılık makamlarınca yapılan işlerle engellenmeye çalışılmıştır."
CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart’ta gözaltına alındığını anımsatan Çağlayan, 21 Mart'ta sıkça dillendirilen kayyum iddialarının o sırada yalanlanmadığını ifade etti. Çağlayan, kayyum iddialarına ilişkin Dezenformasyonla Mücadele Merkezinden dün yalanlama geldiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Dezenformasyonla Mücadele Merkezi dün yaptığı gibi bu yalanlamayı daha önce yapsaydı olağanüstü genel kurul kararı alınmayabilirdi. 23 Mart’ta o akşam seçilen Cumhurbaşkanı adayı tutuklanmış, partinin kurultayı, İstanbul İl Kongresi, belediye yöneticileri hakkında kullanışlı dedikodular üzerine soruşturma başlatılmış, avukatı dahi ifadeye çağrılmıştır. Haliyle bu yargılamada verilecek karar, mahkemelerin siyasi partileri Anayasa'nın istemi dışında yönetip, yönetmeyeceğini de ortaya koyacaktır.
Kurultay iki aşamadan oluşur, seçim işleri ve seçim öncesi işlemleri olarak. Seçim öncesi işler kurultayın seçecek adayları belirlediği ve siyasi partilerin çeşitli kararları aldığı dönemdir. Türk Medeni Kanunu’nun 83. maddesi uyarınca kurultayın tümden iptali öngörülmemiş, yalnızca alınan kararın hukuka aykırılığı nedeniyle başvuru yapılmıştır. Seçim döneminde yapılan işlemler ve seçim sonuçları bu başvuru sonucunda iptal tedbiri ile karşılaşmaz. Çünkü Siyasi Partiler Kanunu, Türk Medeni Kanunu’na göre özel hükümdür. Kurultay çağrısının nasıl yapılacağı ve kurultayda seçim işlerinin nasıl takip edileceği bu kanunda tarif edilmiştir.
"Herhangi bir somut delile, görgüye dahi dayanmamaktadır"
Kongrede yapılmış herhangi bir seçimin iptal edilmesi için kanun açıkça YSK’ya başvurulması gerektiğini göstermiştir. Haliyle mahkeme huzunda bu dava görülemeyecektir. Diğer yandan karşı taraflarca ortaya atılan davanın kabulü gerekçeleri değil, herhangi bir somut delile, görgüye dahi dayanmamaktadır. Dava dilekçelerinin tümünde ‘duyulmuştur, kamuoyuna yansımıştır’ gibi bir davanın olgusu olmayacak ifadeler vardır. Dava dilekçesi ve devam metinlerinde hem davamızla hem de hukukla ilgili olmayan ifadeler yapılmıştır. Örneğin kurultayda yapılan iki seçim arasında 3 saat bırakılması gerektiği iddiası hukuka uygun değildir. Son açılan Kamile Bahar Ünal’ın dava dosyasında yer alan bazı soruşturma numaraları var. Bir tanesi İbrahim Melih Gökçek’in şüpheli olduğu bir sosyal medya paylaşımıdır. Bunların dosyamız ile alakası yoktur. Biz de herhangi bir soruşturma numarası verelim, mahkeme oyalansın dursun.”
"İşin ne kadar duyumla ilerlediğini de gösteriyor bu durum"
Davacı avukatı Üregen'in "Yaka kamera görüntüleri de var” demesi üzerine avukat Çağlayan “Bizde de aynı dosya var, böyle bir şey görmedik” dedi.
Bunun üzerine avukat Üregen, “Medyaya yansıyan durumlar bunlar, biz de oradan gördük” dedi. Avukat Çağlayan ise Üregen’e “İşin ne kadar duyumla ilerlediğini de gösteriyor bu durum” yanıtını verdi.
"Davacılardan Lütfü Savaş, dava tarihinde kurultay üyesi değildir, bu yüzden arada husumet de bulunmaktadır"
Beyanına devam eden Çağlayan şunları söyledi:
"Olağan Kurultay’ın resmi sonuçları YSK tarafından ilan edilmiş ve sonrasında yapılan yerel seçimlerde CHP birinci parti olmuştur. Yargı baskısı tehdidi altında bir olağanüstü kurultay daha toplanmış ve burada da mevcut genel başkan geçerli oyların tamamını almıştır. Geçerli oy sayısı da toplam delege sayısına çok yakındır. Siyasi partilerde yönetim değiştirecekse bu olsa olsa kongre ile yapılır. Dava dilekçelerinde yazmıyor ama tüm taleplerin yerine getirilmesi halinde yapılması gereken yeni bir olağanüstü kongre yapılmasıdır. CHP de 6 Nisan’da bunu yapmıştır ve ‘kongre yapılırsa sonuç ne olur’ sorusu yanıtlanmış ve eldeki davada sonuçsuz kalmıştır.
Davacılardan Lütfü Savaş, dava tarihinde kurultay üyesi değildir, bu yüzden arada husumet de bulunmaktadır. Dosyaya ilişkin iddiaların hiçbirinin dava dilekçesine yazılacak bir yönü yok, hepsi kahve arası sohbettir. Nasıl ki bir belediye başkanının seçilmeden önce bir suçu olduğunda mazbatasını iptal edilip yaptıkları geçerli sayılıyorsa, seçilmiş bir parti yönetiminin de yaptıklarının geçersiz sayılması mümkün değildir. Bu işlemlerde yenilik doğurucu işlemler ortaya çıkar, geriye dönük iptal söz konusu olamaz. Kurultayın iptaline ilişkin YSK’ya yapılan başvuru da reddedilmiştir. Olağanüstü kurultayda da adaylık başvurularının yeterli şekilde yapılamadığı, kongre salonunun demokratik hakları engelleyecek şekilde küçük ve uygunsuz olduğu yönündeki itiraz da hem ilçe seçim kurulunca hem de YSK tarafından reddedilmiştir. Kaldı ki adaylıklar için başvurular kongre salonu dışında alınmıştır. Tüm bu gerekçelerle daha önce verdiğiniz gibi davanın sonucuna etkili bir konuda tedbir kararı verilemeyeceğinden, aynı zamanda davanın gerekli unsurlarının sağlanılmaması nedeniyle tüm davadaki tüm taleplerin reddedilmesini istiyoruz."
"Davacı Önal, İstanbul İl Kongre delegesi değildir"
CHP’nin avukatlarından Mehmet Can Keysan da 6 Nisan’daki 21. Olağanüstü Kurultayın, Genel Başkan Özgür Özel'in çağrısıyla toplandığını ve usule uygun olduğunu belirterek, "Çağrıda kurultayın toplanacağı yer ve tarih de açıklanmıştır. Davacı Kamile Bahar Önal’ın açmış olduğu 7. Asliye Ceza Mahkemesindeki davada İstanbul İl Kongresi’nin iptali talebi bulunmaktadır. Ancak davacı Önal, İstanbul İl Kongre delegesi değildir ve iptal davası açma yetkisi yoktur. Davanın ve tüm diğer taleplerinin reddedilmesini talep ederiz." dedi.
"Yargı baskısı ve tehdidi olsaydı kurultay da yapamazlardı"
Tekrar söz alan davacı avukatı Üregen, "Biraz önce meslektaşım Çağlar Bey ‘yargı eliyle siyaset dizayn ediliyor’ şeklinde beyanda bulunmuşur. Böyle bir şey olsaydı tedbir taleplerimiz kabul edilirdi ama bu taleplerimiz mahkemenizce reddedilmiştir. YSK kararları mahkemeleri bağlamaz, bu tamamen usulen yapılan başvurulardır. Ankara'da yürütülmekte olan şaibeli kurultay soruşturması çok ciddi şekilde yürütülmektedir. Dün itibariyle mahkemeye sunduğumuz savcılık ifade tutanaklarında 38. Kurultay'da delege olan üç tanık para aldıklarını kabul etmiştir. Biz Atatürk’ün partisini korumaya çalışıyoruz. Öte yandan kurultayda iki seçim arasında 3 saat ara verilmesi gerekirken 1 saat dahi geçmeden ikinci seçim yapılmıştır. Yargı baskısı ve tehdidi olsaydı kurultay da yapamazlardı. Türk yargısı bağımsızdır. Mahkemelerinizin bağımsızlığına güveniyoruz. Mahkemece taleplerimizin kabul edilmesini istiyoruz. Mahkeme aksi kanaatteyse de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında devam eden soruşturmanın sonuçlanmasının beklenmesini talep ederiz" beyanında bulundu.
Duruşma 26 Mayıs'a ertelendi
Hakim, Çankaya 4 No’lu İlçe Seçim Kurulu’na müzekkere yazılarak 21. Olağanüstü Kurultaya ilişkin katılım listesi ve mazbata ile YSK’ya yapılan başvuruların ve iptal kararlarının, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından da kurultaya ilişkin soruşturmanın son durumunun sorulmasına karar vererek, davayı 26 Mayıs 2025'e erteledi.