Haber/Analiz: Zülfikar DOĞAN

(ANKARA) - 23 Nisan’da Türkiye TBMM’nin 105’inci kuruluş yıl dönümünü, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarken İstanbul ve çevre iller depremle sarsıldı. 17 Ağustos 1999’daki Marmara Depremi’nden bu yana 26 yıldır sürekli konuşulan, zamanlamasıyla ilgili tartışmalar yaşanan Büyük İstanbul Depremi’nin öncüsü olduğu kaydedilen 23 Nisan Depremi, 26 yıldır ihmal edilen önlemlerin yetersizliğini ne İstanbul’un ne de Türkiye’nin olası büyük depreme hazır olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi.

23 Nisan’daki İstanbul depreminin yanı sıra 19 Mart’taki siyasi operasyonların ekonomide yarattığı depremin artçı sarsıntıları sürüyor. Merkez Bankası (MB) 19 Mart ertesinde aldığı önlemlerle piyasaları yatıştırmaya çalışırken, 17 Nisan’daki faiz toplantısında bir adım daha atarak, faiz indirimlerine ara verip faiz artışına geçti. Politika faizi 3,5 puan artırılarak yüzde 42,5’tan yüzde 46’ya, gecelik borç verme faizi ise yüzde 46’dan yüzde 49’a yükseltildi.

19 Mart sonrası askıya alınan haftalık repo ihaleleri yeniden başlatıldı. Ancak ihalelerde bankalara borç verme işlemleri yüzde 46 oranındaki politika faizi yerine yüzde 49 oranındaki gecelik faiz üzerinden yapılıyor. Bu da gerek mevduat gerekse bireysel ve ticari kredi faizlerini 10 puan yukarı çekti. 19 Mart operasyonları öncesindeki faiz indirimlerinin nisanda da süreceği, ekonominin canlanacağı beklentileri tersine döndü. Bireysel ihtiyaç ve ticari kredi faizlerinin yüzde 60-70’e yükselmesi, ekonomik faaliyetlerin yavaşlamasına, büyümenin gerilemesine, durgunluk ve işsizliğin yayılmasına neden olacak.

Altın fiyatı artmasa MB’nin beş haftalık rezerv kaybı 58,5 milyar dolar olacaktı

19 Mart siyasal-yargısal operasyonlarıyla sıcak para ve yerli-yabancı yatırım sermayesi kaçışının hızlanması, dövize yönelişin artması, kurların yukarı yönlü hareketlenmesi üzerine piyasalara müdahale için döviz satışına geçen MB beş haftadır rezerv satışını sürdürüyor. 19-21 Mart arası üç günde yaklaşık 20 milyar dolar satan MB’nın iki yılda binbir güçlükle biriktirdiği rezervlerindeki erime son açıklanan 18 Nisan haftası verilerinde de somut olarak görüldü.Geçen hafta MB brüt döviz rezervi 600 milyon dolar azalarak 146,8 milyar dolara gerilerken, swap hariç net döviz rezervleri 200 milyon dolar azalışla 20,6 milyar dolara indi. MB’nın sadece 18 Nisan haftasındaki rezerv satışları 4,1 milyar dolar olurken 19 Mart’tan bu yana beş haftadaki döviz satışı toplamı 49,5 milyar dolara yükseldi.

Altın fiyatlarındaki yükseliş MB rezervlerindeki erimenin daha yukarı çıkmasını önledi. Altındaki değer artışının MB rezervine parasal katkısı 9 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Altın değerinin artması, MB dövizlerinin azalması sonucunda ilk kez MB rezervlerindeki altın ağırlığı yüzde 50’yi geçti. Altın rezervindeki 9 milyar dolarlık değer artışı olmasaydı 19 Mart sonrası MB rezervlerindeki kayıp 58,5 milyar dolar olacaktı.

Diğer yandan ocak sonunda 189 milyar dolar olan yabancı para mevduatları 18 Nisan haftası itibarıyla 34 milyar dolar artarak, 223 milyar dolara yükseldi. Döviz mevduatlarındaki artış 19 Mart sonrası hızlandı. Yabancı para mevduatlarındaki artış yüksek faize rağmen TL’den kaçışın somut göstergesi.

Nisanda tüm güven endeksleri sert şekilde düştü

Para, faiz ve döviz cephesinde 19 Mart siyasi operasyonlarının hasarı artarken, bir diğer etki, ekonomik ve sektörel güven endekslerinde yaşanıyor. Siyasilerin, üst düzey bürokratların, iş insanlarının tutuklanması, mal varlıklarına, şirketlerine, banka hesaplarına el konulması güven kaybına ve iktidarın uygulamalarına ilişkin kaygılarda artışa neden oldu.

MB’nin Nisan 2025 İktisadi Yönelim ve Reel Kesim Güven Endeksi nisanda marta göre 2,4 puan azalışla 100,8’e inerek, son 7 ayın en düşük güven düzeyine geriledi.

Aynı şekilde Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) nisan ayı hizmet, perakende ticaret ve inşaat güven endeksleri de marta kıyasla düştü. Güven endeksleri sırasıyla hizmet sektöründe yüzde 4,3, perakende ticaret sektöründe yüzde 2,5, inşaat sektöründe yüzde 4,2 azaldı. Mevcut durum ve gelecek 12 aya ilişkin beklentileri içeren Tüketici Güven Endeksi ise nisanda yüzde 2,3 azalarak 83,9 puana indi. Resmi anketlerde ekonominin tamamına yayılan güven kaybı, ekonomi yönetimine ve dezenflasyon programına desteğin tükendiğinin işareti.

Enflasyonda tutmayan hedef yeniden revize edilecek

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın G20, IMF ve Dünya Bankası’nın ilkbahar Toplantıları için gittikleri ABD’de, yabancı banka ve fon yöneticileriyle yatırımcılara yaptıkları sunumlarda, ekonomik programın yolunda gittiğine ilişkin ifadeleri resmi göstergeler ve gerçeklerle örtüşmüyor. İki yıldır aynı söylemleri yineleyen, dezenflasyon programının başarıyla sürdüğünü ifade eden Şimşek ve Karahan’ın yabancı sermaye ve yatırımcılara söyleyecek yeni sözlerinin olmadığı anlaşılıyor.

Nitekim Koç Üniversitesi’nin nisan ayı Hanehalkı Enflasyon Beklenti Anketi'nde 12 aylık enflasyon beklentisi yüzde 66'dan yüzde 68'e yükselirken, yıl sonu enflasyon beklentisi de yüzde 67'den yüzde 69'a çıktı. TÜİK’in 5 Mayıs’ta açıklayacağı nisan tüketici enflasyonunun (TÜFE) 19 Mart operasyonları, faiz ve kur artışları, nisanda yürürlüğe giren elektrik ve doğalgaz zamlarıyla yüzde 3,5-4 arasında gerçekleşmesi, 4 aylık enflasyonun yüzde 13-15 arasına çıkması söz konusu. Bu durumda MB’nin 22 Mayıs’ta açıklayacağı 2025 ikinci Enflasyon Raporu’nda yıl sonu enflasyon hedefini tekrar revize etmesi kaçınılmaz. Şubattaki ilk raporda hedefi yüzde 21’den 24’e yükselten MB yönetimi, muhtemelen yeni bir hedef değişikliğiyle yıl sonu hedefini yüzde 27-28 düzeyine çekmek zorunda kalacak. Dolayısıyla bugüne kadar hiçbirisi tutmayan enflasyon hedeflerine bir yenisini daha ekleyerek günü kurtaracak.

Kaynak: ANKA