Haber: İlhan Baba
(BERLİN)- Almanya’da Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) milletvekili ve dış politika uzmanı Johann Wadephul, Federal Dışişleri Bakanlığı’nın başına getirilirken; Türk kökenli CDU Milletvekili Serap Güler de Dışişleri Bakanlığı nezdinde Devlet Bakanı olarak görev yapacak. Wadephul, Türkiye ile stratejik işbirliğinin önemine vurgu yapan açıklamalarıyla dikkat çekiyor.
Almanya’nın yeni Dışişleri Bakanı Wadephul, Türkiye'nin özellikle NATO müttefiki olarak taşıdığı öneme sıkça vurgu yapıyor. Daha önce yaptığı bir açıklamada, Türkiye’nin Avrupa güvenliği açısından kilit aktör olduğunu dile getirmiş, ilişkilerin stratejik boyutuna dikkat çekmişti.
Wadephul, Türk hükümetinin Suriye politikası ve Kürtlere yönelik uygulamaları konusunda eleştirilerini kamuoyuyla paylaşmaktan çekinmemişti. Ayrıca, eski Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un Türkiye ve Yunanistan’a yönelik sert eleştirilerini “yardımcı olmayan” olarak nitelendirerek, bu tür diplomatik uyarıların özel görüşmeler yoluyla yapılmasının daha uygun olacağını savunmuştu.
Wadephul, özellikle Suriye'deki Esad rejiminin zayıflaması sonrasında Türkiye’nin bölgede artan rolüne dikkat çekerek, Almanya’nın Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleriyle iş birliği yaparak istikrarı sağlama ve mültecilerin güvenli dönüşünü teşvik etme hedefini desteklediğini ifade etti.
Geçtiğimiz yıl Türkiye’de yaşanan yıkıcı depremler sonrası yeniden yapılanma sürecine uluslararası destek çağrısında bulunan Wadephul, Almanya'nın bu süreçte daha aktif rol üstlenmesi gerektiğini de dile getirmişti.
CDU’lu Bakan, Türkiye’nin uzun vadede Avrupa’ya daha da yakınlaşacağına inandığını belirterek, mevcut hükümetler arasında yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen stratejik iş birliğinin sürdürülmesi gerektiğini vurguluyor.
Wadephul’un çizdiği dış politika vizyonunun, insan hakları ve uluslararası hukuk alanlarındaki eleştirel tutumu korurken, dengeli ve yapıcı bir diplomasi anlayışını öne çıkardığı değerlendirmesi yapılıyor. Yeni Dışişleri Bakanı'nın yaklaşımının Almanya’nın dış politikasında daha pragmatik ve yapıcı bir rota izleneceği sinyalini verdiği kaydediliyor.