Almanya’da seçimlere yaklaşırken, Hristiyan Demokrat Birlik/Hristiyan Sosyal Birlik (CDU/CSU) partilerinin, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ile göç ve sığınma politikalarına yönelik işbirliği yapması büyük yankı uyandırdı. Federal Meclis’te AfD ve FDP’nin desteğiyle CDU/CSU’nun önerileri kabul edilirken, bu gelişme ülkedeki siyasi dengeleri derinden sarstı.

KİLİSELERDEN CDU/CSU’YA SERT ELEŞTİRİ

Katolik ve Protestan kiliseleri, CDU/CSU’nun AfD ile işbirliği yapmasını Hristiyan değerleriyle çelişen bir hamle olarak değerlendirdi. Kiliseler, dayanışma ve insan onuru gibi değerlerin aşırı sağ ile bağdaşmadığını vurgulayarak milletvekillerine uyarı mektupları gönderdi. Ancak bu çağrı, CDU Fraksiyon Başkanı Friedrich Merz ve partisi tarafından dikkate alınmadı.

"C HARFİ BOŞ BİR SEMBOL OLMAMALI"

CDU/CSU’nun AfD ile işbirliği yapmama ilkesini değiştirmesi, partinin kimliğiyle ilgili tartışmaları alevlendirdi. Nürnberg Metropol Türk Toplumu eski Başkanı Bülent Bayraktar, CDU/CSU’nun ismindeki "Hıristiyanlık" anlamına gelen "C" harfinin içeriğini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, "Bu harfi taşıyan bir parti, toplumu bölmeyi hedefleyen siyasi güçlerle işbirliği yapmamalıdır" dedi.

MARKUS SÖDER’DEN GÖÇMEN KARŞITI SÖYLEMLER

CSU’lu Bavyera Başbakanı Markus Söder’in, seçim öncesinde göçmen karşıtı söylemleri artırması, ülkede yaşayan göçmenleri tedirgin etti. Korona döneminde ve Türkiye’deki depremler sırasında Türk toplumu ile dayanışma içinde olan Söder’in yön değişikliği, özellikle göçmen kökenli seçmenler arasında endişeyle karşılandı.

"BRANDMAUER" PRENSİBİ ÇÖKÜYOR MU?

CDU/CSU’nun AfD ile işbirliği yapması, Almanya’nın demokratik yapısında bir kırılma olarak görülüyor. Aşırı sağa karşı oluşturulan "Brandmauer" (yangını önleme duvarı) ilkesinin yıkılması, sadece CDU/CSU için değil, Almanya’nın genel siyasi dengeleri için de büyük bir değişimin habercisi olarak değerlendiriliyor.

Kaynak: Haber Merkezi