Mezun olduğu 2019 yılından bu yana aktif olarak diş hekimliği yapan Havva Kurt Yıldırım, TV Nota okurları için ağız ve diş sağlığı konusunda açıklamalar yaptı.

Bebeklerde ilk süt dişinin ortalama 6 ay - 1 yaş arasında çıktığını belirterek diş hekimi muayenelerine de ilk diş çıktıktan sonra başlanması gerektiğini söyleyen Yıldırım, “3 - 6 ay aralıklarla kontrole gidilmelidir” dedi.

BEBEKLERDE DİŞ TEMİZLİĞİ NASIL YAPILIR?

Diş Hekimi Yıldırım, “Bebeklerde diş temizliği işlemi, ilk diş ağızda görünür görünmez başlamalıdır. Bu dönemde parmak fırçalar, nemli bir bez, tülbent ya da gazlı bez kullanılabilir. Tülbent/gazlı bez, kullanılmadan önce kaynatılıp soğutulmuş su içerisine batırılmalıdır. Islatılmış bir bez ile bebeğin yanak için ve dil üstü hafifçe silinebilir” diyerek şöyle devam etti: “Bebek her emzirildiğinde veya günde 1 kez gerçekleşecek biçimde ağız temizliği sağlanabilir. Bebekler büyüdükçe yaşlarına uygun yumuşak kıllı bebek fırçası, macunsuz ya da yaşa uygun macunlarla kullanılabilir.”

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Ağız ve diş sağlığı hakkında yaygın olan inanışlarla doğru bilinen yanlışlara da değinen Yıldırım, “Dişlerimizi ne kadar sert ve bastırarak fırçalarsak o kadar temiz olur düşüncesi yanlıştır. Bu şekilde yaparak diş yüzeyinin aşınmasına neden oluruz. Bu da ilerleyen dönemde çürüklere, diş kırıklarına ve daha birçok soruna yol açabilir. Diş ipi kullanımının gereksiz bulunması da doğru değildir. Sadece fırçalayarak dişlerin arasında kalan artıkları tamamen temizlemek pek mümkün olmaz, bu yüzden o bölgeler için diş ipi ve onunla benzer etkiye sahip arayüz fırçası, ağız duşu gibi ürünler tercih edilebilir” ifadelerine ek olarak “Dişlerimiz kanadığı için fırçalamamak gerekir düşüncesi de hatalıdır. Aksine, fırçalanmadığı için var olan problem daha ileri boyutlara taşınır. Bir diş hekimine danışarak kanamaya neden olan problemi belirleyip çözmek ve fırçalamaya dikkat etmek gerekir” diye kaydetti.

AĞIZ KOKUSUNA NEDEN OLAN FAKTÖRLER

Ağız kokusunun, ağız içinde yer alan dokuların rahatsızlıkları veya bu bölgeyi etkileyen koşullarla ilişkili olabileceğini belirten Havva Kurt Yıldırım, “Bunun yanında ağız boşluğu, burun boşluğu, geniz, yutakla birlikte sindirim yolları ve gırtlakla beraber solunum yollarıyla ilişkili olduğu için bu bölgeleri ilgilendiren sorunlarda da ağız kokusu ortaya çıkabilir. Bazı gıdalar, sigara, yetersiz ağız hijyeni, uzun süreli açlık, ağız kuruluğu, enfeksiyonlar, solunum yolu veya mide rahatsızlığı, kullanılan bazı ilaçlar, diyabet gibi kronik hastalıklar da ağız kokusu yapabilir. Ağız kokusu tedavisinde altta yatan neden iyi belirlenmeli ve bu nedene bağlı uygun tedavi uygulanmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.

AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞININ BOZULMASI, VÜCUTTA BAŞKA SORUNLARA YOL AÇAR MI?

Yıldırım, “Ağzımız ve dişlerimiz, vücudumuzun ana giriş noktasıdır. Bu yüzden onların sağlığı, vücudumuzun da sağlığı demektir. Yaşanan diş kayıpları sonucunda konuşmada, telaffuzda bazı sorunlar ortaya çıkar. Hastaların yemesinde aksaklıklar meydana gelir. Buna bağlı olarak yiyecekleri sindirmede sıkıntılar yaşanabilir. Sindirim sisteminde ve midemizde birtakım problemler görülebilir. Diş eti hastalıkları veya dişlerin köklerindeki lezyonlar; çene kemiklerinin erimesine, kalp, böbrek ve eklemlerde önemli sağlık sorunlarına yol açan enfeksiyonların kaynakları olabilmektedir. Estetik ve psikolojik sorunlara da neden olabilir” şeklinde konuştu.

Muhabir: Şenay Güner