Sözcü'de yer alan habere göre, ABD ve Avrupa ile ticaret gerilimleri artarken, Çin, stratejik endüstriyel uzmanlık için kritik teknolojiler, mineraller ve yüksek vasıflı mühendisler üzerindeki kontrolünü güçlendirmeye başladı. Donald Trump’ın korumacı ticaret politikaları, Çin’in ihracatına daha yüksek gümrük vergileri getirilmesine yol açtı ve Çin buna karşılık yeni savunma önlemleri geliştirdi. Bu gelişmeler, küresel ticaret ortamını daha da parçalanmış bir hale getirdi.

FIRSAT OLARAK GÖRÜLÜYOR

Türkiye'nin, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar ekonomik çevikliğe, ihracat yeteneğine, ekosistemini güçlendirecek esnekliğe ve stratejik hamlelere ihtiyaç duyduğu belirtiliyor. Türkiye’nin de dahil olduğu önde gelen gelişmekte olan ülkelerin ihracatçıları, ticaret savaşını bir fırsat olarak görse de ciddi tehlikelerin de yakın olduğu vurgulanıyor.

UMANLAR NE SÖYLÜYOR?

Dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki gümrük vergilerinin sürekli artmasının bir kazananı olması pek olası değil. Uzmanlar, ABD'li tüketicilerin muhtemelen daha fazla ödeme yapacağını ancak Çin ekonomisinin de kırılgan olduğunu belirtiyor. Yenilenen ticaret gerilimleri, Çin'in emlak piyasasındaki çöküş nedeniyle yaşadığı durgun GSYH büyümesi ve azalan iç tüketici talebiyle karşılaştığı bir döneme denk geliyor.

TÜRKİYE İÇİN FIRSAT OLUR MU?

Ticaret savaşları, ekonomik büyümesi büyük ölçüde ihracata dayalı olan Çin başta olmak üzere birçok ülke için dezavantaj yaratırken Çin'in potansiyel pazar payı kaybı, Türkiye için bir avantaj olarak değerlendiriliyor. İhracata dayalı büyüme stratejisi izleyen bir ülke olarak dünya çapında ticaret savaşlarının başlaması Türkiye için dezavantajlı olabilir. Ancak Çin gibi küresel bir üretim merkezi olan bir ülke, yüksek korumacılık nedeniyle ABD ve AB'den dışlanırsa üretimini başka pazarlara kaydırması bekleniyor.

Bu durumda, Türkiye gibi ülkeler, daha önce böyle bir rekabetle karşılaşmadıkları pazarlarda ve bölgelerde Çin ihracatıyla rekabet etme fırsatı bulabilir.

"TÜRKİYE’NİN DE DAHA PAHALI MALLAR İTHAL ETMESİNE YOL AÇACAK"

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Bakırtaş, "ABD’nin Çin, Meksika, Kanada gibi ülkelerden ithalat ettiği çelik, alüminyum gibi mallara gümrük vergisi koyması ve bunu Avrupa’ya yaygınlaştırma tehdidi tüm dünyada ticaret savaşlarına yol açacak. ABD’nin gümrük vergisine karşı bu ülkelerin de ABD’ne gümrük vergileri koyacağı hatta koyduğu bir ortamda küreselleşen ticaretin sekteye uğrayacağı çok açık. Bu durum, Küresel tedarik zincirlerinde kopma, aksama yaşanmasını ortaya çıkaracak. Bu da tüm dünyanın dolayısıyla Türkiye’nin de daha pahalı mallar ithal etmesine yol açacak. Dünyada mevcut enflasyona ek 'Trump Enflasyonu'nu ortaya çıkaracak. Bu da ABD’de FED’in faiz indirimlerini geciktireceği ve 2025 yılında faiz indirimi yapmama ile karşı karşıya bırakacak" dedi.

"ABD DOLARI GÜÇLENECEK"

Bakırtaş, şunları ekledi: "Diğer yandan ABD’nin koyduğu gümrük vergileri, ABD dolarının güçlenmesine yol açacak -ki açıyor da-. Bu iki durum uluslararası sermaye akımının –yani yabancı paraların- yönünü gelişmekte olan ülkelerde uzaklaştıracak. Türkiye’ye döviz cinsinde parasal sermaye girişi, faiz indirimlerinin gündemde olduğu ve gerçekleştiği 2025’te oldukça zayıflayacak."

"İÇERDEKİ YABANCILARIN SAHİP OLDUĞU DÖVİZ DE YURT DIŞINA YÖNELECEK"

Bakırtaş, ayrıca "Bunun da ötesinde dövizin değerini artırma ve içerdeki yabancıların sahip olduğu dövizin de yurt dışına yönelmesini sağlayacak. Dolayısıyla yeniden döviz atakları sürecine girme olasılığı oldukça yükseldi. Trump’ın gümrük vergilerinin Türkiye ekonomisi üzerine bir başka olumsuz etkisi ise güçlenen doların Türkiye dış ticaretindeki ödemelerde kullandığı döviz nedeniyle ortaya çıkacak. 2024 Yılında Türkiye’de ithalatın yüzde 60 dolarla gerçekleşmekte, buna karşın ihracatın yüzde 46’sı dolar olarak yapılmakta. Bu nedenle güçlenen doların Türkiye’de dış ticaret firmalarını olumsuz etkilerken döviz maliyetini TL cinsinden artıracaktır" şeklinde konuştu.

Kaynak: Haber Merkezi